Bu sıralar bir grup yenilik var SANCAK'ta:
- Logo
- Kurallar: Hava ve Zaman
- Avantajlar
- Wiki
Logo
Uzun zamandır yeni bir logo istiyordum. Şöyle sade, her yere koyulabilecek cinsten. Sanırım bu sefer aklımdakine en yakın sonuca ulaştım. Aşağıda gördüğünüz logo, SANCAK'ın final logosu olacak diye umuyorum.
Kapağa ve pek çok görsele yerleştirilebileceği gibi, metin içi bile rahatsız etmeden kullanılabilecek cinsten bir logo oldu ve ben bundan oldukça memnunum. Zira amacım buydu.
Yeni Kurallar
Bir kaç gün önce Yehuda'nın geçmiş blog yazılarını okurken, oğlunun oynadığı savaş oyunlarının genel özelliklerinden bahsettiğini fark ettim. Burada önemli eksikliklerden de bahsediyordu. Örneğin hava durumu ve zaman. Bunları ben de atlamıştım. Pek çok yeni, basit savaş oyunu tasarımcısı gibi. Belki onlar özellikle gözden çıkarmışlardı ama ben gözden kaçırmıştım. Bu, tabii, eksik kalmasını istediğim bir şey değil. Bu yüzden hızla hava durumunun ve zamanın (gündüz/gece) oyuna etkileri üzerine bir kaç kural ekleyeceğim. Henüz hazır değil ama her zamanki gibi aklımda bir şeyler var. Daha net bir şeyler ortaya çıkınca yine size haber vereceğim.
Avantajlar
Eski avantajların üzerinde bir kaç değişiklik yapıyorum. Ve yeni kurallarla bağlantılı olarak da bir grup yeni avantaj hazırlıyorum. Güzel şeyler çıkacağını umut ediyorum.
Wiki
Daha önce bahsettiğim gibi bir wiki kurmayı düşünüyorum. Hatta bir hizmete abone oldum ve SANCAK wikisi kurmaya başladım. Yüzüne bakılabilir bir hale getirip içine bir şeyler koyduğumda buradan yine duyuracak ve linkini koyacağım. Umarım güzel bir şeyler olacak.
Şu an bir de size SANCAK'taki Seferlerden bahsedeyim istiyorum. Seferler, bir senaryo çerçevesinde, birbirinin ardı sıra vuku bulan bir grup Savaş. Eğer arzu ettiğim şeklinde yapabilirsem, her bir Savaş, yani her bir sefer parçası, kendi zafer koşullarını, kendi ordularını ve haritalarını içeren bir ufak kitapçık olacak ve neticede de, bir kaç savaşın bir araya gelmesiyle bir sefer oluşacak. Betatestlerde oynayanlar ilk savaşın ne hakkında olduğunu hatırlayacaklardır. Sanıyorum ilk Seferin ilk Savaşı o olacak.
Gelelim son blog girdilerine yapılan yorumlara:
Erol dedi ki...
Binek ve süvari'lerin ayrı olmaları ile ilgili olarak bir detay geldi aklıma(detaylardan kurtulmaya çalışıyorsun biliyorum ama geliyorlar işte).
Atlı Süvari Birliğimizi alalım. Karşısına elinde kılıç ve kalkan olan piyade birliği koyalım. Süvariler tarafından kolaylıkla yem olmaları *gerekir*. Ancak arada kayıp verebilme durumu olabilir süvariler için. Birlikler piyade olduğundan ve doğal olarak adamlardan çok atların boylarına yakın olduklarından... Eh sanırım buradaki sonucun nereye gittiğini görebiliyorsundur.
Bu Süvarilerin karşısına bir de "mızraklı" piyade birliği koyalım. Mızraklı piyade birliklerinin de atlı süvarileri yenebilmesi gerekir. Peki, benim çelişkide kaldığım şey şu; o mızraklar binekleri mi yoksa binicileri mi öldürür?
Filler söz konusu olduğunda ise, herhangi bir standart kılıç yada ok yarasının bir fili çok etkilemediğini göz önüne alırsak ve fil üzerindeki tente mantığının olup/olmadığını düşünürsek... Ama bu sanırım birimin zırh kapasitesi ile halledilebilir. Binek zırhı olarak şöyle güzel bir kolay delinmeyecek kalın deriden tente yapabiliriz heralde...
Öyle bir yazayım dedim, bilmem faydası dokunurmu ama...
Her zaman fayda dokunur, neticede sana sıradan gelen şey benim için oldukça yenilikçi olabilir. Bu tarz şeyler olabiliyor, malum.
Piyade ve süvarilerin etkileşimlerini zaten silahlara yeni hasar sistemini eklediğimde çözdüm sanırım. Her bir silahın daha etkili olduğu bir grup var. Kimi süvarilere, kimi piyadelere, kimi yapıya karşı daha çok hasar veriyor. Hatta şu an aklıma şöyle bir fikir geldi de, belki bazı silahlar bineklere karşı daha kuvvetlidir. Yani komutan bineklere saldırmayı tercih ederse onlara daha fazla hasar verebilen cinsten silahlar da olabilir pekala ki.
Yorumun için teşekkürler Erol.
Piyade ve süvarilerin etkileşimlerini zaten silahlara yeni hasar sistemini eklediğimde çözdüm sanırım. Her bir silahın daha etkili olduğu bir grup var. Kimi süvarilere, kimi piyadelere, kimi yapıya karşı daha çok hasar veriyor. Hatta şu an aklıma şöyle bir fikir geldi de, belki bazı silahlar bineklere karşı daha kuvvetlidir. Yani komutan bineklere saldırmayı tercih ederse onlara daha fazla hasar verebilen cinsten silahlar da olabilir pekala ki.
Yorumun için teşekkürler Erol.
Didem dedi ki...
Örtü kelimesi değişik geldi benim kulağıma da. Acaba doğal korunak falan daha mı iyi olur? Gerçi o da sağlam bir şeyler varmış gibi çağrışım yapıyor ama sonuçta bina, orman vs daha korunaklı arazi saylanır ya. Gene de tam olarak "cover"ı karşılamaz. Gene de benim önerim sis ve türevleri için örtü kalsın ama daha fiziksel şekiller için bina, orman vs. korunak olsun. Çok emin olamamakla beraber, böyle gibi.
İşte, örtü bana da garip geliyor. Ama daha iyi bir karşılık da bulamıyorum. Çıkışa kadar bulabilirsem, onu kullanırım. Olmadı bununla devam edeceğiz. Ama şunun için örtü, bunun için korunak demek bana makul gelmiyor. Zira o kuralların tamamının adı "örtü kuralları" ya da işte "bıtbıt kuralları" olacak. Yani bi kısmı örtü, bir kısmı korunak, başka bir kısmı apayrı bir şey olamaz. Hepsini kapsayacak bir isim bulmak zorundayım.
Teşekkürler Didem.
Teşekkürler Didem.
Berker dedi ki...
çok mantıklı geldi bana..
messelam bir kale duvarının veya kulenin yıkılmış parçalarıda okçular için gayet cover verir..veya kurumuş bir dere yatağı bile olabilir bu..
hatta biraz uçuk olacak ama hava durumuna göre aniden güneş açtığında (yönüne göre) askerlerin görüşü düşebilir veya artabilir..tabi biraz daha komplike olur bu
Hmm. Kurumuş dere yatağı. Mantıklı gerçekten. Doğal alanlar sahiden örtü sağlayabilirler. Hatta siper gibi şeyler de pekala ki örtü sağlayabilirler. Bunların tamamını bina/harabe altında değerlendirebiliriz belki. Hava durumuyla alakalı olarak da, yeni kurallar bunu içerecek, bahsettiğim üzere.
İnatla bloga ulaşmaya çalıştığın ve yorum yazdığın için teşekkürler Berker.
İnatla bloga ulaşmaya çalıştığın ve yorum yazdığın için teşekkürler Berker.
Ertuğrul dedi ki...
başarılı bir ekleme olmuş fikir olarak. iple çekiyorum yeni test sonuçlarını duymayı, hatta bir ara mümkünse tekrar katılmayı.
"siper / siperlik", "sığınak" falan geldi aklıma, ama pek de uygun değiller gibi.
(geçen seferki konuda isim yazmamışım onur çıkmış tabi o nasıl derken google gözüme çarptı hımm burdanmış dedim ama bu sefer aynı şeyi beceremedim)
Yeni test sonuçları, yeni testler evet. Senin için çok hoş planlarım var (acayip kötücül sırıtma)...
"Siper/siperlik" ve "sığınak" tamamen başka çağrışımlar yapıyorlar. Kaldı ki sığınak örneğin %100 civarında bir örtü sağlıyor olabilir diye tahmin ediyorum.
Bu yorum şeylerinde isim çıkması hadisesi sanıyorum google hesabına giriş yapmış olup olmamanla, openID kullanıp kullanmamakla filan değişiyor. Aman değişik işler. Wordpress kullanasım var ama wordpress.com'a da herkes giremiyor diye kullanamıyorum bir yandan. Blogger güzel de sorunlu da bir yandan.
Zamanını ayırdığın için teşekkürler Ertuğrul.
"Siper/siperlik" ve "sığınak" tamamen başka çağrışımlar yapıyorlar. Kaldı ki sığınak örneğin %100 civarında bir örtü sağlıyor olabilir diye tahmin ediyorum.
Bu yorum şeylerinde isim çıkması hadisesi sanıyorum google hesabına giriş yapmış olup olmamanla, openID kullanıp kullanmamakla filan değişiyor. Aman değişik işler. Wordpress kullanasım var ama wordpress.com'a da herkes giremiyor diye kullanamıyorum bir yandan. Blogger güzel de sorunlu da bir yandan.
Zamanını ayırdığın için teşekkürler Ertuğrul.
Her neyse, uzun bir blog yazısının daha sonuna geldik böylece. Epey uzun oldu sanıyorum. Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim. Oldukça sabırlıymışsınız. Yeni fikirler ve yeni blog girdileri için bize ayarlı kalın. Ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
3 yorum:
Logo hoş olmuş, beyaz kısımları da transparent gif şekline çevrilirse çok çok daha iyi olacağı fikrindeyim ben.
Gündüz/Gece ile ilgili olarak, gece durumunda diğer durumlarla kümülatif olarak hız yavaşlaması geliyor aklıma. Görüş mesafesinden bahsetmiyorum bile. Ayrıca metaneti düşük birimler için gece zor olabilir gibi de geldi bana.
Zamanla ilgili olarak, orduların yorulması, üst üste saldırı yedikçe binen bir zihinsel yük gibi şeyler dolanıyor beynimde ama tam anlatabilecek şekilde kelimelere dökemiyorum zira dün gece uyumayıp, üstüne de iki finale girdim... Bir de arada faydalı bir şey gelmişti, fakat kaçtı. Hafızamın kötü olması hoş değil tabi, ama gelirse aklıma yeniden yazarım buraya.
simdi hava durumu farkli birimlere farkli dezavantajlar verecekse anlamli ama herkese ayni dezavantaji vermesi cok da iyi bir fikir gibi gelmedi bana. geceyle ilgili erolun dediklerine katiliyorum..
logoyu da begendim :)
Logo gerçekten sadece ve güzel olmuş. Ne göze batan ne de aşırı cicili bicili birşey. Az ve öz :)
Dezavantajlar konusunda her birime farklı dezavantaj veya duruma göre avantaj verilmesi kastırıcı birşey olasa da çok mantıklı. Mesela "champion" dediğimiz silah ustaları tadında ki askerler gece veya gündüz (duruma göre) daha iyi savaşabilir bu bir değişkendir. Bunun üstüne bildiğimiz "peasant" olarak adlandırılan er-köylü tipi askerler gece "direk savaşamayıp" gündüz gayet günlük güneşlik bir havada bonus alabilir. Seferlerde de bunların etkili olabilitesi olabileceğini düşünmekteyim.. Misal peasantlar sıcak ve kurak hava koşullarına daha dayanıklı olur ama zırhlılar veya atlılar daha zayıf olur...Gibisinden...
Yorum Gönder