19.11.2008

İstihbarat Raporu 002


Bu Girdinin Muhteviyatı



Haleti Ruhiye
(Yukarı Çık)
Durum:
Ne dinliyorum: Theory from the Closet
Ne okuyorum: Hiçbir şey
Ne izliyorum: Hiçbir şey
Ne oynuyorum: Hiçbir şey
Ne yiyorum: Rulokat
Ne içiyorum: Çay


Girizgah
(Yukarı Çık)
Blogu (oldukça) uzun bir süredir güncellemiyordum. Ama yeni bir güncellemeyle yeniden buradayım. Tabii kızgın olabilirsiniz, "öldün mü, kaldın mı, nedir" diyor olabilirsiniz. Haklısınız. Fakat söyleyebilecek bir şeyim olmadan blog girdisi yapmak arzusunda değildim.

Demişim bundan üç ay önce... Koskoca üç ayı sizinle hiçbir şey paylaşmadan, size hiçbir şey anlatmadan, adeta gerçeklikten solarak geçirmişim demek...
Dilenebilecek özür yok. Sunabileceğim tek mazeret "hayatın alacağı varmış, aldı" demek olabilir. Gerçi "aldı" deyip kesmek, olup bittiğini iddia etmek olur, o yüzden onu aldı değil, alıyor yapmak daha mantıklı.
Bu üç ayda SANCAK'la ve diğer projelerle alakalı ne yaptığımı merak ediyorsunuzdur, anlatacağım. Ama standart bir "özür dileme" girişi yapmazsam olmaz diye düşündüm. Hoş, ne kadar söz versem de, ne kadar "yazacağım" desem de bunun bir garantisi yok neticede.
Ama yine aynı şeyi söyleyeceğim: Yazacağım bir şey olmadan yazmanın anlamı nedir? Geçtiğimiz üç ay projeler açısından neredeyse hiçbir şey değişmedi. Bunun tek istisnası Project Red. Ama birazdan duyacağınız bazı şeyler oldu, konuyu hemen dertop etmeyelim...

Project Red
(Yukarı Çık)
Evet, dediğim gibi, en büyük ilerlemeyi kaydeden Project Red oldu. Fakat "aha da size oyun" gibi bir ilerleme beklemeyin. Oldukça ilerledi. Ve bu arada değişti de. İlk başladığımda yola çıktığım şeyden daha farklı oldu? Kötü mü? Hayır, tam tersine daha mantıklı olduğunu düşündüğüm değişiklikler yaptım. Ama orjinalinden farklı mı? Evet. Ama böyle daha güzel.
Ne aşamada peki? Güzel soru... Bir grup kart fikri daha bulsam "bitti bee" diyebileceğim bir aşamada Project Red. En azından "alfa test yapıyoruz, gençlik, toparlanın hele" diyebileceğim bir aşamaya gelecek. Test yapmadan eksikleri görmek mümkün değil neticede. Fakat kalbinizi güçlü tutun, efendiler, savaşa çok kalmadı...

Project Violet
(Yukarı Çık)
Violet'te çok bir gelişme yok esasen. Ama çok uzun zamandır projenin durmasına sebep olmuş bir hadise vardı, onu çözdüm. Yani "e bu var, bu da var, bu ikisi aynı anda nasıl olacak, biri eksik olunca öteki nasıl olacak" gibi bir soru soruyordum sürekli. Fakat benden önce gelmiş üstadlar bazı şeylerin cevaplarını çoktan vermiş... Ben de aradığım cevabı John Wick'in oyunu Houses of the Blooded'da buldum. Yani bulmuşum, iki gün önce aniden dank etti ve tren rayının önüne yığılmış taşlar altlarına döşenmiş bir kaç lokum dinamitle un ufak oldular. Dolayısıyla güzel haber: Bekleyin! Project Violet'in de ilerlemesi için önünde bir şey kalmadı. İlerlemeyle bitmeyi kast etmiyorum yalnız, göz önünde tutunuz lütfen.

SANCAK
(Yukarı Çık)
Uzunca bir süredir bir şey yazılmamasının temel sebebi: SANCAK'ta bir süredir pek bir şey yok. Bazen oturup bir kaç ekleme yapmış olabilirim. Büyük ihtimalle aklımdaki şeylerin bir kısmını yapmışımdır da. Fakat geçtiğimiz üç ayda hangi kısmı yaptım, hangi kısmı yapmadım, hiç hatırlamıyorum. O yüzden bununla alakalı bir rapor alamayacaksınız.
Ama...
Ama güzel bir gelişme var: "Yapılacak" listesinden eksilmiş bir madde değil ama bu sabah aniden zihnimde bir şimşek çaktı. Eski zırh sistemi oyunun işlemesini bir miktar yavaşlatabilecek bir hadiseydi. Fakat aklıma öyle bir fikir geldi ki o yavaşlığı giderip yerine bambaşka bir güzellik getirdi. Hem zırhların daha fazla çeşitlenebilmesini sağlayacak cinsten hem de hasar hesaplanmasını kolaylaştıracak cinsten. Ya da en azından şimdilik öyle görünüyor.
Daha önceki girdileri takip ediyorsanız hatırlıyorsunuzdur, hasar sistemini değiştirmiştim. Zırh sistemini de bu hasar sistemine uygun şekilde değiştirdim. Artık zırhlar standart bir miktar hasarı bloke etmek yerine, silahın hasar verme kapasitesini düşürüyor. Çok daha hoş olacak bence.

Derfel De'Swaer demiş ki:
Yorumlar
(Yukarı Çık)
En çok yorum alan yazımı öylesine sahipsiz bırakmışım ki, üzüldüm şimdi. "Umarım bu yazı daha fazla yorum alır" deyip (oradan gelen "çok beklersin"leri duymuyor değilim), yorumlarınıza geçiyorum arkadaşlar...

Her yeni girdide biraz daha heyecanlandırıyorsun bizleri. :)
Ve bu heyecanla daha da gaza gelerek projelerinin tamamlanmasını bekliyorum.
E zaten beklemekten başka yapabileceğim bi şey yok madem; ben de bekleyeyim o vakit.

Kolay gelsin. Fazla bekletme bizi :P

Derfel De'Swaer
Minas Tirith Kütüphane Görevlisi

Senin de fark ettiğin üzere, çok beklettim Ahmet. Daha da bekleteceğim sanıyorum. Ama sıkın dişinizi. Ben oyunlarımı terk etmiyorum. Siz de buradaysanız, hep beraber devam edeceğiz demektir...

Berker demiş ki:
Diğer projelerin detaylarını şiddetle merak etmekteyim. Sancak için ise savunma ve zırh detayları çok iyi ve mantıklı olmuş. Yaz bitmeden bir test yapabiliten varsa vallahi güzel olur gibi demekteyim. Bölgesel birim ekleyecekmisin bilemedim ama (eaa şöyle ki çöl tadında bir arazi olduğunda develi süvariler gibi.. evet çok detay ama işte..) bence güzel olabilir.. Hava koşulları gibi şeylerle de paralel bir şekilde güzel olabileceğini düşünmekteyim.

Bölgeye özel birimleri ben vermeyeceğim. Siz yaratacaksınız. Deve yaratmak için "hımm bir devede şu avantajlar ve şu dezavantajlar olur" deyip, devenizi yaratacak ve üzerine ne cins bir süvari istiyorsanız onu bindireceksiniz. Özgür bir oyun, ta en başından dediğim gibi. Orduyu milim milim siz yaratıyorsunuz. Bindirdiğiniz hayvan kaplan da olabilir, kurt da, keçi de. Hepsi size kalmış...
Diğer projeler... Evet ya. Diğer projeler bu blogun da artık çok "ortasında" olan bir şey haline geldi. Sanıyorum bir noktada bir "tasarım" blogu açıp, her şeyi oraya taşımam gerek. Yani hepsinin olacağı cinste bir yer. Bunu bilahare halledelim... (Hı? Ne? Yok. Yanlış duymuşsunuz... There is no such a conspiracy...)
Sana da kolay gelsin biraderim. Kurs murs, çok uzaklaştın bizden. Ama hepsi daha iyisi için, bilmiyor değilim...

Jake Argent
Şimdi... Başlık başlık bir şeyler diyeyim eğer diyecek bir şeyim varsa;

Yeni İsim;
Hoşuma kaçtı. İsim konusunda çok da takıntılı birisi değilim ama eskisinden güzel olduğu ve daha bir albenili olduğu kesin.

Diğer Projeler;
Project Red ve Orange, Violetten daha çok ilgimi çekti diyebilirim. Orange için esinlendiğin oyunu da merak ettim hatta. Evil Genius de lütfen! :)

Bunların beta testleri de olacaktır diye umuyorum.

Enerji ve Erke;
Daha önceki seferlerde (sanırım yüz yüze söylemiştim) konseptin bana biraz "mantıksız" geldiğini belirtmiştim. Şu hali ile: "mantıklı". Hatta öyle böyle değil, muhteşem neredeyse. Bir de Erke ve Maneviyat'ın (hala duruyor mu bilmiyorum ama) birbirine bağlı olabilecek şeyler olduğunu düşünmekteyim. Erke kaybeden ordunun maneviyatı yüksekse daha az etkilenmesi ama maneviyatı düşükse daha çok etkilenmesi gibi.

İstihbarat;
Yerinde bir yenilik olmuş. Ama bir yandan da ordunun istihbarat gücünün ayrı bir şekilde belirlenmesi gerektiğini düşündüm. Her ordunun istihbaratı olamaz gibi geldi. Ama sanırım "ordu tipi" gibi bir kavram yok Sancak'ta.

Savunma;
Eskiden "Saldıran kazanır" idi. Şimdi yeniliklerle beraber "düzgün taktik yapan kazanır" yolunda ilerliyor. Ki bu iyi bir yön demek.

Teşkiller;
Daha fazla bilgi istiyorum efenim.

Son olarak da;
Beta test var mı? Bana sanki bir Beta için çok ılımlı bir dönemece girilmiş gibi geliyor niyeyse...

Ceki, sağol yazdıkların için.
İsim güzel oldu fakat kullanılamadı çok. Ama olsun, devam ediyoruz. Elbet daha kullanılacak bol bol.
Projelerle alakalı bir şey söyleyeceğim sadece: Project Orange, Evil Genius'tan esinlenmedim... Onunla alakalı bir şeyler geliştikçe size haber vereceğim, merak etmeyiniz. Ve elbetteki testlerini yapacağız.
Teşkillerle alakalı daha çok bilgi izleyecek zaman içinde. Ortaya çıktıkça size anlatacağım.
İstihbarat'la alakalı olarak da, evet, SANCAK'ta ordu tipi yok. Ama düşüncende bir yanlışlık var bence: Her ordunun istihbaratı vardır. Yani süper düper usta casuslardan oluşmayabilir ama yürüyen ordularla alakalı bilgiler insanların kulağına gelir. İşte bu, bu bilgileri kapsıyor.
Beta test, "Yapılacak" listesi eridiği zaman, tüm gelişmelerin ne hale geldiği daha rahat şekilde gözlenebilecek bir haldeyken yapılacak.

Ertuğrul Öztürk demiş ki:
Açıkçası, bunda olduğu gibi, bir girdiyi okurken "evet oldukça gelişme olmuş son girdiden bu yana" dedirten bir 'blog' ile bizi selamladıktan sonra ne kadar beklettiğinin çok önemi yok (ha bu bekletebilirsin anlamına gelir mi, bilemem :) ). Dolayısıyla 'söyleyecek birşeyim olmadan blog girdisi yapmamak' arzunu sonuna kadar destekliyorum.
Annemin tiramisusunu özlemişim bir kurcalayayım ben o konuyu :D.
Neyse, sıradan devam edeyim yorum yapmaya.
İsim bence Sancak'ın konseptine uygun, hoş olmuş.
Diğer projelerle ilgili bilgilendirmeler iştahımı ve merakımı artırmak konusunda çok başarılılar, devamı ve projelerin potansiyeli konusunda müthiş ümitliyim zaten.
Enerji ve erke, daha önceki girdilerin yorumlarında da bahsedilen birçok fikir açısından çok yararlı olabilecek eklentiler (hava şartlarına göre yıpranan üniteler vb.), özellikle zırhların harcanan enerjiyi artırmak yerine toplam enerjiyi azaltması hızlı ve pratik oynanışa çok yararlı olacak bir fikir.
Zırhlardaki değişiklikler ve savunma teşkil ve istihbarat eklentileri ile birlikte enerji ve erke sistemi oyunu daha da stratejik hale getirmişler, oyun dışında/öncesinde yapılmış kalıp taktikleri yıkacak ve komutanı öne çıkaracak değişiklikler olarak gözüme çarptılar.
Gittikçe daha bir oynayasım geliyor sancak'ı, çünkü benim oynadığım zamandan bu yana bambaşka bir oyun oldu adeta, yeni halinin oynanışını çok merak etmekteyim. Eğer yeni testlerle ilgili bir planın varsa onun da merak ettiğim bir konu olduğunu söyleyeyim.
Sevgiler ozanım.

Yeni testler elbet olacak. Hatta yazması bitince büyük ihtimalle testlerden evvel bir kaç insana gönderip "okuyup bir bakın bakalım" da diyeceğim.
Tüm yorum ve destek için teşekkürler /b/irader.

Melih Yılmaz demiş ki:
Ben bir önceki girdiye süper yorum yazdımdı sanki diye hatırlıyorum ama öyle değilmiş. Niye değilmiş bilmiyorum. Şimdi insanları özendirmek, ağızlarını sulandırmak falan olmasın ama ben o projelerin hepsinin iç yüzünü biliyorum. Patlayınız efenim. Niye biliyorum? Ozan beni daha çok sevip sizi hor gördüğü için değil tabi ki. Bazı nedenleri var (Nıhaha!) ve yakında da çok hoş bir şekilde karşınıza çıkacak (Nıhahahahaha!). Genel olarak az yorum yazmamın nedenini şu blog girdisi yapılmadan haftalar günler önce Ozan'ın zaten bunları bana anlatması ya da bahsetmesi ve benim halihazırda bu durumlara çoktan yorum getirmiş olmam olabilir. Fakat bu yine de terbiyesizlik yapıp şuraya üşenmeden bir iki mesaj yazamayacağım anlamına gelmez. :D

Ozan yeni gelişmeler (her ne kadar bilsem de. Nıhahaha) gerçekten çok güzel. Özellikle Sancak'la ilgili olarak Zırh mantığını ve enerji mekaniğini çok sevdim.

Bir de artık bişeylerle ilgilensek yavaştan diyorum Ozan! :D

Başlayalım. Başlayalım, yapalım. Bu tarz şeyler...

Semih Çağatay demiş ki:
Kart oyunlarının Sancak-Komutan'dan erken biteceğinden eminim. Çünkü Sancak-Konutan bitmeyecek gibi görünüyor :) Oyun sonsuza kadar gelişecek gibi bir his var içimde :) Ama bundan şikayetçi değilim tabi. Eğer olurda durmaya karar verirsen güzel bi oyuna sahip oluruz :) Ya da test oyunlarında sürekli gelişen bir oyunu oynamış oluruz :)

Kart oyunları konusunda da; eğer oyunları Türkçe yapmayı düşünüyorsan belki de kart oyunlarına senin sayende başlamış olacağım :)

Merakla ve heyecanla bekleyenler arasındayım.. Bir de oyunları beklemeyi bıraktım.. Ben yeni blogları bekliorum :)

Abartmayalım diyecektim ki, demeyeyim. Zira epey beklediniz. Hakkaten çok beklediniz. Madem alıştınız, biraz daha bekleyin. :)

Mantus demiş ki:
İşte her nekadar bağımlı olsamda teknoloji özürlüsü ben :) Biraz evvel çok cici bir orum yazmıştım ama üyelik gerekliliğimiş ıvırmış zıvırmış gitti neyse saçmalamayı kesip konuya gireyim :)

Bu blog üzerindeki ve sitedeki tüm sancak yazılarını okumuş hatta bir yenisini heycanla beklemiş olmama rağmen büyük bir terbiyesizlik ve üşengeçlikle yorum yazma işini şu ana kadar geciktirdim(evet ayıp etmişim benim gibi olanlar bence hemen yorum yazmaya başlasınlar:) )İnşallah bu başlangıcın ardıda gelir şimdi kendimi bırakabilirsem sancak hakkındaki yorumlarıma geçicem
Dedimya uzaktan yazılarlada olsa takip etmeye çalışıyorun sancağı ve anladığım kadarıyla sürekli daha iyiye doğru bir gelişim içinde.Ama merak ediyorum bu gelişim içinde gelen yeni kurallar sistemi yavaşlatabilir mi? bu konuda ozanın büyük bir dikkati mevcut yinede sormak istedim
Diğer projelere gelince onlarda kendi içinde pek güzeller ama kart oyunları Türkçemi olucak.Bunu merak ediyorum çünkü kart bazlı oyunlarda enbüyük çilem ingilizce olmalarıydı (Bu yüzden hiç kart oyunu oynamışlığım yok gibi)...Yeni İstihbarat Raporlarını merakla bekliyorum

Sen bekledin ama ben yazamadım be kardeş. Neyse, bundan sonra bu şekil olmaz umuyorum. Halledeceğiz, yavaş yavaş olacak. Ama yorum yaz, zira önemli bir ayrıntı. İlke olarak: bu sayfada şimdiye kadar duyurulan tüm oyunlar Türkçe olacak. Her biri. O yüzden kafanıza bu kısmı takmayınız. Oynayacaksınız güzel güzel. İsimlerinin İngilizce olması o şekilde yumurtlamamdan kaynaklanıyor. Yoksa oyunların orjinal isimleri de Türkçe olacak...

Ozgun demiş ki:
abi oyun git gide daha ayrıntılı ve dolayısıyla daha mantıklı oluyor. korkarım oyun kart oyunu olarak oynanmak için çok zor olucak :(
ya da satranç tadında bir move'un uzun sureler aldıgı bır oyun olucak ve bır savas gunler surecek :S
ya da bir bilgisayar oyunu olucak ve zevkle oynayacagız. (ben kart oyunu seklınde de baya zevk alarak oynarım zira hesap yapmayı cok seven bi bunyeyım o ayrı :)
ayrıca berkerin bölgeye özel birim fikri hoşuma gitti.

Ama oyun kart oyunu değil. Yani o kart oyunları başka projeler. Nasıl yani? Bir iletişimsizlik mi var aramızda Özgün? Olmuş sanki. Çünkü kart oyunları ayrı. Bu savaş oyunu. Gibi gibi...

Pegasusdi demiş ki:
Evet, ben de bir mini yorum ekleyecektim ama bu zamana kalmış. Yeni blog başlığı ile ilgili yorumumu kendisine iletmiştim ama tekrarlamaktan zarar gelmez herhalde. Hakkaten her halükarda diğerinden çok daha iyi olmuş. İstihbarat eğlenceli. 001,002..007 felan karizmatik şeyler ama gene de sayalım sayalım diyorsun, peki. Eline sağlık ve de rengarenk projelerde kolaylıklar...

Sayı saymak güzel. Bir de matematikle aram iyi değil ya, geliştirir belki umuduyla böyle sayı sayı yapıyorum başlıkları :) Efendim teşekkürlerimi sundum. Malum bu yeni isim bir bakıma sizin eseriniz zaten.

Son Deyiş
(Yukarı Çık)
Sadece yorumlar ve cevapları yüzünden uzun görünen bir girdi oldu. Esasen pek uzun değil. Ama bundan sonra yine uzunca aralar vermeden uzun uzun girdiler yapmak dileğiyle diyorum.
Benim buraya yazacağım bir kaç şey vardı ama unutmuşum bu arada. Bu girdinin yazılışı bir kaç (sayı vermek gerekirse üç) fazda gerçekleştiğinden böyle olmuş olabilir. İnsanın yazacaklarının notunu alması iyi bir fikir olabilir. Ama bu unuttuklarım aklıma geldiği an ufak bir girdiyle size yeniden bildiririm.
Her seferinde bu sözü yeniden veriyorum ama tekrarlayacağım: Arayı bu kadar açmadan tekrar görüşmek dileğiyle...

10.08.2008

İstihbarat Raporu 001


Bu Girdinin Muhteviyatı



Haleti Ruhiye
(Yukarı Çık)
Durum: Blue
Ne dinliyorum: Cowboy Bebop OST
Ne okuyorum: Savaş Sanatı
Ne izliyorum: Trinity Blood
Ne oynuyorum: Gruntz
Ne yiyorum: Tiramisu
Ne içiyorum: Çay


Girizgah
(Yukarı Çık)
Blogu (oldukça) uzun bir süredir güncellemiyordum. Ama yeni bir güncellemeyle yeniden buradayım. Tabii kızgın olabilirsiniz, "öldün mü, kaldın mı, nedir" diyor olabilirsiniz. Haklısınız. Fakat söyleyebilecek bir şeyim olmadan blog girdisi yapmak arzusunda değildim. Bu sebeple ne zaman elim blog yazmaya gitse "dur önce yapılacaklar listesindeki şunu yapayım, akabinde blog yazarım" dedim kendime ve neticede de yapılacak "şu"lar hiç bitmedi. Şimdi şimdi, o liste epey eriyince kendimi blog girdisi yapmaya ikna edebildim. Bu girizgahın ardından yayın akışımıza geçiyoruz:

Yeni İsim
(Yukarı Çık)
Blogu takip edenlerin bildiği üz're bir süredir "blog güncellemesi gün.ay.yıl" konseptli başlığı değiştirmek arzusundaydım. Bunun temel sebebi de Didem'in (tam olarak böyle olmasa da) "bu ne biçim başlık arkadaş" demiş olmasıydı. Kendisiyle yaptığımız bir konuşmada "bu olmasın da ne olursa olsun" dedi. Bunun üzerine önce bir başka isim kullanmayı düşünmüştüm. Fakat o ismi ait olduğu başka projelere saklamaya karar verdim. Bu sebeple, oyuna kattığım yeni bir özellikten yola çıkarak "İstihbarat Raporu" demeye karar verdim. Umarım bu isim kalıcı olur.
Hayır o başka projelere ayrılacak ismi öğrenemezsiniz. Hayır o başka projelerin ne olduğunu da öğrenemezsiniz. Henüz tabii...
Her şeyin zamanı gelecek. Sabır, ey okur, sabır...

Diğer Projeler: Violet, Red ve Orange
(Yukarı Çık)
Bir önceki blog girdisinden bu yana gelişen yegane şey SANCAK olmadı tabii. Esasen Project Violet'te bir gelişme yok. Ama iki yeni proje var: Red ve Orange. Bütün bunların neler olduğunu, ne yapmayı planladığımı merak ediyor olabilirsiniz. Hepsini zaman içinde öğreneceksiniz, hiç merak etmeyin. Ama şimdilik bu projelerin neler olduğunu bilmekle yetinin:
Project Violet: Oyuncuların günümüz dünyasında ödül avcılarını oynadığı zarsız bir rol yapma oyunu sistemi. Bir oyun yöneticisi gerektiren ve kollektif amaçları gözeten, epey bağımsız bir oyun.
Project Red: Bir geleneksel kart oyunu1. Bununla ilgili çok fazla ipucu vermek istemiyorum. Ama şu kadarını söyleyebilirim: Tamamlanmaya SANCAK'tan daha yakın. Ya da projenin ısısı içinde bana öyleymiş gibi geliyor.
Project Orange: Şu sıralar takık vaziyette oynadığım bir bilgisayar oyununun kart oyunu haline getirilmiş hali. Bu da oldukça basit fakat oldukça eğlenceli bir oyun olacak. Henüz geleneksel mi biriktirilebilir2 mi olacağına karar vermedim. Büyük ihtimalle geleneksel. Çünkü ücretsiz dağıtılan bir oyunda biriktirilebilir kart oyunu yapmanın bir manası pek yok. Ne de olsa herkes istediği kardı indirip basabiliyor. İstediğiniz desteyi düzenlemeniz oldukça kolay. Nadir nesnelerin nadir kalabilmesi için geleneksel olması en mantıklısı.
Henüz yalnızca fikir aşamasında olan bir proje daha var. O yüzden onu henüz açıklamıyorum bile...

Wiki
(Yukarı Çık)
Wiki ile ilgili çalışmalar tam gaz devam ediyor. Öyle ki, wikiye özel ilk yan kaynak olan "silah yaratma kılavuzu"nu neredeyse tamamladım. Bu belge ne işe yarıyor? İsminden de anlaşılabileceği üzere, istediğiniz silahları yaratmanıza olanak veriyor. Zırhlar için de benzer bir belge hazırlamayı düşünüyorum. Aslında, sizlerden biri de yapabilir. Böyle bir şey yapmak isteyen varsa benimle iletişime geçsin lütfen.

Enerji ve Erke
(Yukarı Çık)
Sun Tzu'nun Savaş Sanatı kılavuzluğunda yeni bir şey girdi SANCAK'a: Enerji. Bunlar yapı-olmayan, yani canlı birimlerin, yani piyade ve bineklerin sahip olduğu bir nitelik. Normal ilerlemeden daha hızlı bir şekilde ilerlediğinde ya da saldırdıklarında birimler enerji kaybediyorlar. Bir noktadan sonra da yoruluyor ve tükeniyorlar. Böylece birimleri "taze" tutmak; daha az manevrayla, daha yıpratıcı olmaya çalışmak önem kazanıyor.
Bu nitelikle birlikte, SANCAK'a daha da fazla "kaynak kontrolü" özelliği de ekleniyor. Tabii ordu, birimlerin ilerlemesi ve saldırmasıyla da bir şeyler kazanıyor. Yani ne kadar etkili manevralar yaparsanız, ordunuz o kadar güçlü olmaya başlıyor. Nasıl ki, akmaya başlayan çığın önünde durulması imkansızsa, ordunuz da yeterli miktarda enerji harcayıp erke kazandıkça önünde durulması öyle imkansız hale gelir. Tabii bu arada birimlerinizin yorulmamasını gözetmek de önemli bir şey.

Zırh Üzerine
(Yukarı Çık)
SANCAK'ın eski halinde birimler koca koca plaka zırhlara sahip olabilir ve buna rağmen bir ceza almadıkları gibi dehşet bir hasar verilemezlik gücüne kavuşuyorlardı. Fakat bunu bir miktar değiştirdim. Artık ağır zırhlar birimlerin hızını azaltıyor ve azami enerjilerini düşürüyor. Böylece ağır zırhlı bir birim, zırhsız bir birime göre daha yavaş ve daha kolay yorulabilir oluyor.
Zırhların bu özelliğiyle birlikte iki yeni avantaj da oyuna katılıyor: Zırh Eğitimi ve Ağır Zırh Eğitimi. Bu avantajlarla birimin zırh tarafından değiştirilen enerjisinde bir düzelme olmasa da, ağır zırhların hız cezası biraz da olsa azaltılabiliyor. Ama zırhlı birimlerin hiçbir şekilde zırhsız veya hafif zırhlı birimler kadar hareket kabiliyetine sahip olabileceğini düşünmeyin.

İstihbarat
(Yukarı Çık)
Gelelim bu yeni blog isminin de kaynağı olan yeni kurala. İstihbarat kuralı tamamen isteğe bağlı bir kural. Uygulayıp uygulamamak oynayanlara kalmış. Kullanımı da oldukça kolay. Savaş başlamadan önce komutanlar, kumandanlarının yeteneği kadar zar atıyorlar. En yüksek atan kazanıyor doğal olarak. Ve iki taraf da, kazansa da, kaybetse de rakibin bir kaç biriminin özelliklerine bakabiliyor. Tabii kazanan daha fazla birime bakma hakkına sahip.
Bu kural için bir de yeni kumandan özelliği var: Güçlü İstihbarat. Bu kumandan özelliğiyle rakibinizin istihbaratından daha güçlü bir istihbarata sahip olmanız sağlanıyor.

Savunma
(Yukarı Çık)
SANCAK'ta eskiden etkin bir şekilde savunma yapmak mümkün değildi. Yani ne olursa olsun birimlerin sabit bir savunmaları vardı. Ve üzerlerine hücuma kalkan bir birime bir şey yapmak gibi bir durumları yoktu. Fakat artık birimlere "savunma emri" vermek mümkün. Bu emirler etkin savunma ve alan koruması. Bir de artık savunma hattı oluşturmak gibi bir opsiyon mevcut. Detaylarına bakalım:
Etkin Savunma: Birime mevzilenerek etkin şekilde kendilerini savunma emri verilmiş olur. Bu şekilde birim kendine saldıran bir birime karşı saldırı yapabilir ya da kendisine karşı hücuma geçmiş bir birime menzilli silahlarla saldırabilir veya karşı saldırı yapmayı seçebilir.
Alan Koruması: Bu daha ziyade menzilli saldırıya sahip birimlerin yapabileceği bir savunma cinsi. Birimler yalnızca kendilerini değil, bir alanı koruma emri alıyorlar. Böylece etkin saldırı alanı içine giren herhangi bir birime saldırma hakkına sahip oluyorlar.
Savunma Hattı: Bu bir emirden ziyade bir durum. Bir grup birimi yan yana dizip bir savunma hattı oluşturduğunuzda geçilmesi daha zor bir savunma elde edersiniz. Bu şekilde yerleştirilmiş birimler daha cesur ve kontrollü olmaya meyillidir.

Teşkiller
(Yukarı Çık)
Daha önce birimlerin formasyonlara sahip olmasıyla ilgili olarak konuşmuş fakat nasıl yapacağımı çözemediğimi söylemiştim. Artık bir fikrim var ve bu olayın adı da "teşkil". Şu an birimler beş farklı teşkilden birine sahip olabiliyorlar. Tabii henüz isimleri yok bu teşkillerin fakat özellikleri belli. Bu özelliklere yönelik olarak isim vermek de çok zor değil. Daha fazla teşkil yaratmak da çok zor değil sanıyorum. Tabii yalnızca rakamsal bonus ve ceza sağlamanın ötesinde bir şeyler kazandırabilecek teşkiller de yapmam gerek sanıyorum. Fakat bu Komutan'da olur mu, onu henüz bilemiyorum.

Yorumlar
(Yukarı Çık)
Bir önceki yazının üzerinden çok uzun zaman geçmesine rağmen yorum sayısı en düşükte filan kaldı sanıyorum. Ama bu benim yorumlara yer ayırmayacağım anlamına gelmiyor elbette.
Erol'un yorumuna bir şey diyebileceğimi sanmıyorum. Zira SANCAK'tan ziyade makinaların yükselişi üzerine söylenmiş bir şeydi. Ama yine de emek harcayıp bir şeyler yazdığın için teşekkür ederim Erol. En azından birilerinin okuduğunu bilmek önemli bir şey.

Ama Ege'nin yorumuna cevaben bir şeyler yazabilirim...
Uzun zamandır okuyorum blog u ve fakat bir şeyler düşünüp katkıda bulunacak zamanım olmadığından sadece izleyici olabiliyorum..
Sancak, teste katıldığımdan beri çok değişmiş ve gelişmiş olsa da zaten görüp sevdiğimiz sarıp sarmaladığımız bir oyun tadında..
Ancak zarsız sistemini merak ettim..Project Violet hakkında daha detaylı yazılar yazacak mısın yoksa onu tamamen hazır oluşuna kadar gizli mi tutmak istersin bilemedim tabii..Ancak görürsem burada, pek de zevkle ve merakla okurum..
Abi söylemeden edemedim, süper bir azimle çalışıyorsun.. Feci derecede takdir ediyorum..

Sevgi, saygı..
[Noshpheratu]

Öncelikle, zamanını ayırıp yorum yazdığın için sağol Ege. Zira yoğunluğunun farkındayım. SANCAK, siz oynadığınızdan beri acayip bir hale geldi, apayrı bir görünüme büründü adeta. Ama yine de özü, mekanikleri aynı. Bir sonraki play-testlerde yakından görme fırsatı bulursun umuyorum.
Project Violet hakkında, tıpkı diğer projeler hakkında olduğu gibi, zaman zaman yazılar yazacağım. Ama büyük ihtimalle bu blogda yalnızca ufak tefek bilgilendirmeler dışında yer almayacaklar. Başka bir yerlerde (hehhehheh) kendileri hakkında uzun uzun yazılıp çizilecek ama, orası kesin. Zaten bu blog girdisinde projelerin ne olduklarıyla alakalı (az da olsa) bilgiler mevcut. Tatmin edicilikten uzak olduklarını sanıyorum. Ama meraklanmaktan bir zarar gelmez.
Pek azimli olduğum söylenemez esasen. Üşengecim daha ziyade. Ama kendimi iteleyip kakalayıp bir şeyler yapmaya çalışıyorum.
Yorum için tekrar teşekkürler, Ege.

Son Deyiş
(Yukarı Çık)
Uzunca bir yazının ardından yine sonlandırıyoruz. Bu sefer arayı bu kadar uzatmayacağım. Gerçekten. Yani umarım. Uzatmamaya çalışacağım en azından. Buraya kadar sabırla okuduğun için teşekkürler, ey okur. Ve lütfen, aşağı kısa da olsa, bir yorum bırakmayı unutma. Ve bil ki, bu blogu takibin çok takdir edilen bir şey. Zira okumuyor olsanız, ne bu blog, ne de SANCAK olurdu...



Dipnotlar
1- Geleneksel Kart Oyunu: (ing. Traditional Card Game) Oyuncuların ortak bir desteden kart çekerek oynadıkları kart oyunu. (geri dön)
2- Biriktirilebilir Kart Oyunu: (ing. Collectible Card Game) Oyuncuların kart biriktirerek istedikleri şekilde deste yapılmasına olanak veren kart oyunu. (geri dön)

29.06.2008

Blog Güncellemesi: 29.06.08


Bu Girdinin Muhteviyatı



Haleti Ruhiye
(Yukarı Çık)
Durum: Bitkin
Ne dinliyorum: Black Lagoon OST
Ne okuyorum: The Forge makaleleri
Ne izliyorum: Last Exile
Ne oynuyorum: Battle for Wesnoth
Ne yiyorum: Şu an hiçbir şey
Ne içiyorum: Çay


Giriş
(Yukarı Çık)
Yine uzun bir aradan(11 gün) sonra yine bir aradayız. Evet, bu gönderileri daha sık hale getirmeyi başaracağım ama sanıyorum henüz değil. Ama olacak. Şehir dışında olduğum için bir süre blog girdisi olmayacağını zaten bir önceki girdide söylemiştim. Her ne kadar dönüşümün üzerinden zaman geçmiş olsa da, yazacak pek bir şeyim olmamasından dolayı, girdi bugüne kadar ertelendi.
Ama işte şimdi burada, hazır olun, başlıyoruz...

Project Violet
(Yukarı Çık)
Önce SANCAK'la alakasız konulardan konuşalım. Sonra hızla alakalı hadiselere geçeceğiz. Yine bir önceki blog girdisinde bahsettiğim Project Violet tam gaz devam ediyor. Evet, hala tüm notları özenle mor kalemle alıyorum. Yine epey not birikmeye başladı. Ama bu sorun değil, onlarla yaşamaya alıştım... Sanırım...
Oldukça "değişik" bir şey olacağa benziyor. Nereye yönleneceği, nasıl bir şey olacağını zaman içinde göreceğiz.

Kendini Kopyalayabilen Robot
(Yukarı Çık)
Pekala, bu konunun da SANCAK'la hiç alakası yok ama yine de paylaşmadan duramazdım. Şimdi, şu sayfaya bir bakın. Ne görüyorsunuz? Evet...
Tamam, teknolojik gelişme güzel bir şey, işimizi kolaylaştırıyor, güzel oluyor, şu bu. Ama kendi kendini kopyalayabilen bir robot üretmenin manası ne? Hayır bir yandan Yapay Zeka araştırmaları yapıyor olmasak neyse. Ya da ne bileyim, Tekillik teorisi diye bir şey var olmasa, yine neyse. Bu "makinelerin yükselişi" denen şeyden korkan bir tek ben mi varım?..

Aşikârı Belirtmek
(Yukarı Çık)
Erol'un bir önceki blog girdisine yaptığı yorum üzerine bir şey söylemek istiyorum. İlgili yorumda, bence çok mantıklı ve benim hiç aklıma gelmemiş bir fikir öne sürmüştü(kendi ifadesiyle: "soğuk/sıcak hava koşulları ordunun savaşmasına doğrudan değil de dolaylı bir etkiye sahip olduğundan, mesafe kat ederken daha fazla yorulması"). Ve bunun hemen ardından da aklına pek de bir fikir gelmediğini söylemiş. Bence bu süper bir fikir ki dediğim gibi aklımın ucundan bile geçmemişti.
Buradan derhal şuna geçeceğim: Yorumlarda sizin için aşikâr olan şeyleri söylerseniz, "ya adam bunu nasıl olsa düşünmüştür hocam" diye düşünmezseniz gerçekten muhteşem olur. Çünkü neticede o sizin için apaçık olan şey, ben apayrı yerlere yoğunlaşmış olduğumdan benim gözümden kaçıyor. Beyin fırtınasının en önemli kuralı: aklınıza geleni söyleyin...

Binekler
(Yukarı Çık)
Melih biraderim, bir önceki blog girdisine yaptığı yorumda bineklerin her birinin ayrı ayrı yaratılmasının işi çok yavaşlatacağıyla alakalı bir kaygısı olduğunu söylüyordu. Kısmen haklı ama konuyu biraz açıklığa kavuşturmak adına:
Mevcut sistemde zaten bütün birimler ayrı ayrı yaratıldığından, bineklerin de ayrıca yaratılması çok sorun teşkil edecekmiş gibi gelmiyor bana. Bir de tabii, bir kez bir bineği üretince, sınırsız kere kopyalamak sorun değil, neticede her şeyi belli.
Ayrıca "hazır binekler" gibi bir şey içerecek kural kitabı. Yani at, midilli, fil, kurt gibi sıradan(!) ve standart(!) binekler hazır olarak olacak ve şablondan olduğu gibi kopyalanıp kullanılabilecek.
Ordu yaratımı yavaşlayabilir mi? Muhakkak yavaşlayabilir. Ama çok yavaşlayacağını da sanmıyorum bir yandan.

Gelişmeler
(Yukarı Çık)
Daha evvelden bahsettiğim üzere zaman ve hava durumuyla ilgili kuralları yazmayı düşünüyordum. Kendi fikirlerim ve sizin yorumlarınız doğrultusunda bu kuralları yazmayı tamamladım. Bir miktar düzenleme gerektireceği muhakkak. Ama şu an itibariyle hoş görünüyor. Bir de bu kurallarla birlikte tüm hazır senaryolarda bir "zaman ve hava durumu kartı" verme fikrine sahip oldum. Tüm ilgili kural ve durumların yer aldığı, haritanın hemen yanına yerleştirilecek ve dolayısıyla sürekli göz önünde bulunacak bir kart olacak bu. Bir de tabii oyun da tüm seçenekler için bu tarz jenerik kartlar içermeli. Hoş olacak diye umuyorum. En azından hayal edince hoş.
Bu arada, bir önceki girdide bahsettiğim yeni "durum"u oyuna ekledim. Hoş oldu. Daha bir taktiksel detay kattı oyuna. Bu konuyla alakalı olarak bir de "durum fişleri"(token) hazırlamam gerek bol bol.

Tarz Kılavuzu
(Yukarı Çık)
Bu fikir aklıma yeni geldi. Ne yazık ki sorunlu bir insan olduğumdan ve de yine ne yazık ki insanların SANCAK için ek kaynaklar üreteceğine umutsuzca inandığımdan dolayı bu projeyi gerçekleştirme kararı aldım.
Nedir bu "Tarz Kılavuzu"? Derhal açıklayayım efendim: SANCAK'a ek kaynak, senaryo, ek kural ve benzeri şeyler üretmek insanlar için, adı üstünde, bir tarz kılavuzu olacak. Yani çeşitli kaynakların neleri içermesi gerektiğinden tutun da bu içeriklerin nasıl ifade edilmesi gerektiğine kadar bir kılavuz metni. Bu ne işe yarayacak? Birileri bir ek kaynak hazırladığında bu işin daha tam ve diğer ürünlerle daha uyumlu görünmesini sağlayacak. Bir de tabii insanların kafasındaki "yapmak istiyorum ama içinde ne olmalı" sorusunu yanıtlamalarını sağlamak gibi bir misyonu var.
Bunu henüz tam olarak nasıl gerçekleştireceğimi bilmiyorum ama sağda soldaki çeşitli tarz kılavuzlarından feyz alacağım sanırım. Her ne kadar feyz alınacak bir şeyler içermiyor olsalar da umudum var.

Son Sözler
(Yukarı Çık)
Geldik bir blog girdisinin daha sonuna. Yorumlarınıza tek tek yanıt veremedim zira yatacağım. Bir sonraki güncellemeyi bir önceki ve bu girdiye gelen yorumlara ayıracağım.
Şu "blog güncellemesi" ismine bir şey hala bulunamadı, artık umutsuzluğa mı kapılmalıyım, bilemiyorum. Didem?..
Şu an aklımda başka bir şey yok sanıyorum. Bir sonraki görüşmemize kadar kendinize iyi bakın ve bize ayarlı kalın.



Dipnotlar
Dipnot yok...

18.06.2008

Blog güncellemesi: 18.06.08


Bu Girdinin Muhteviyatı



Haleti Ruhiye
(Yukarı Çık)
Durum: Mahcup
Ne dinliyorum: Abney Park
Ne okuyorum: Medya Abideleri
Ne izliyorum: Hiçbir şey
Ne oynuyorum: Styrateg
Ne yiyorum: Makarna
Ne içiyorum: Çay


11 Günlük Ara
(Yukarı Çık)
Ben yine günlerdir bir blog girdisi yapmadığımı fark ettim. Boşuna dememiş kefereler tempus fugit1 diye. Bu geçtiğimiz günlerde finallere çalışmalarım bittikten sonra, son bir haftada neler yaptığımı bu postun geri kalanında konuşacağız.
Bir de, bundan sonra da yaklaşık bir hafta boyunca bir blog girdisi olmayacağını peşinen söylemek isterim. Ankara'da olmamam sebepli olarak internet erişimim kısıtlı olacak ve blog yazmaya zamanım olabileceğini pek sanmıyorum.
İçindekiler'in formatını değiştirdim. Böyle mi daha iyi olmuş, yoksa bir önceki halini mi tercih ederdiniz? Bu konuyla ilgili bir şeyler söylemek isteyen varsa, dinlemeye hazırım.
Bir de gördüğünüz üzere yukarıda dA'dan çalınmış bir "haleti ruhiye"(mood) kısmı koydum. Deviant Art'da günlük yazan bir insan değilim ama bu özelliğini beğeniyordum. Yazılanlara daha bir "kişilik" katıyor çünkü, o satırları yazanın da bir insan olduğunu hatırlatmada ciddi bir rol oynuyor bence. Bu yüzden bundan sonraki girdilerde de görmeyi bekleyin. Çok ters bir tavır almazsam devam ettirmeyi düşünüyorum zira.
Her neyse. Hazır olun, başlıyoruz...

Firefox 3
(Yukarı Çık)
Bu konunun SANCAK'la hiçbir alakası yok ama bahsetmeden geçemeyeceğim. Bugün itibariyle özgür kodlu internet tarayıcısı FireFox 3 piyasaya sürüldü. Sürümünüzü güncelleyin, Firefox 3'ü buradan indirin. Özgür açık kaynak koda tam destek...

Project Violet
(Yukarı Çık)
Bu konunun da SANCAK'la doğrudan bir bağlantısı yok ama bundan da bahsedeceğim. Çünkü SANCAK'ı dolaylı olarak muhakkak etkileyecek. Dün itibariyle yeni bir oyun tasarlamaya başladım. Bu defa bir rol yapma oyunu. İki kişi hakkında bir şeyler biliyor. Konsept süper görünüyor. Bakalım mekaniğinde zar olmayan bir oyun hakkında neler düşüneceksiniz. Tabii tamamlanması çok kısa bir sürede olmayacak Project Violet2'in. Ama SANCAK kadar uzun sürmeyeceği kesin. Çünkü o kadar ciddiye almıyorum. Bir de oyunun adı "Project Violet" değil. O projenin ismi. Oyun ortaya çıktığında çok başka bir isme sahip olacak. Bu isimle anıyor olmamın tek sebebi, kendisiyle ilgili aldığım notların tamamının mor kalemle yazılması. Hoş bir denk gelme durumu bence... Onunla alakalı bir gelişme olunca yine buradan arsızca duyurular yapacağım, haberiniz olsun.

Wiki
(Yukarı Çık)
Wiki, blog'un demirbaşı haline geldi. Artık neredeyse bütün blog girdilerinde geçiyor. Daha ortaya çıkmadan meşhur oldu. Herneyse. Geçtiğimiz günlerde Wiki, iyice yüzüne bakılır hale geldi. Büyük ihtimalle iki-üç günlük bir uğraş sonucu artık tamamen kullanıcılar tarafından katılım yapılabilir hale gelebilir. Yalnız bu arada şunu fark ettim ki, bir Wiki oluşturmak inanılmaz zahmetli ve çok fazla zaman yiyen bir işmiş. Eğer bu tarz bir şey yapmaya karar verirseniz, aklınızda bulunsun, çok zaman harcayacaksınız.
Tabii Wiki'yle alakalı bir diğer gelişme de, her ne kadar hazır olursa olsun, SANCAK çıkmadan hiçbir işe yaramayacak olması. Yani Wiki'yi üç gün sonra açsam hiçbir işe yaramayacak çünkü SANCAK ortada olmayacak. Dolayısıyla bu tarz bir komüniteye sahip olmanın manası olmayacak. Bu da demek oluyor ki, Wiki, SANCAK yayınlanana kadar ortaya çıkmayacak. Ama bence kesinlikle çıktığında bakmaya, girmeye değer bir yer olacak. Çünkü SANCAK ana kitaplarında bulunamayacak pek çok ek kaynak bulunabilecek orada. Daha şimdiden çeşitli fikirlerim mevcut.

Gelişmeler
(Yukarı Çık)
"Pekala, yeni bir oyun fikri, yakın bir gelecekte dahi göremeyeceğimiz bir wiki ve kim bilir başka saçma salak işlerle uğraşmak dışında ne yaptın? SANCAK için neler yaptın bu zaman içinde?" diye soran arkadaşların cevapları buradan başlıyor.
Süvari yaratım kurallarının değişeceğini size daha önceden söylemiştim. Bununla ilgili olarak ilk değişikliği yaptım ve artık binek hayvanı ile binicisi ayrı yaratılıyor. Fakat bu sistemle alakalı pek çok değişiklik gerektiren bir şeymiş, aniden onu fark ettim. O kadar fazla yerin düzenlenmesi gerekiyor ki yeni sisteme uyması için. Bir kısmını düzenledim fakat hala değiştirilmesi gereken yerler mevcut. Bir de yeni bir alt başlık eklenecek. Bu da yaratılması gereken yeni içerik demek. Ama güzel ve dinamik bir sistem olacak. Biniciler hayvanlarından indirilebilecek ve hala hayvanlarının tepesinde olmasalar dahi savaşmaya devam edebilecekler. Bir de tabii bineklerin hiçbiri aynı olmak zorunda olmayacak. Eskisinden çok daha esnek bir süvari sistemi bekliyor bizi. Bu da daha eğlenceli savaşlar yapılabilecek demek bence.
Bu yeni kurallarla birlikte yeni yeni avantajlar da ortaya çıkıyor doğal olarak. Kural kitabının içeriği her geçen gün büyüyor, ne yapacağız hiç bilmiyorum. Öğrenilmesi kolay olacak sanıyorum. Fakat yine de anlaşılması çok kolay olmayabilir oyunun. Mümkün olduğu raddede kolay olmasını istiyorum elbette. Fakat bunu sağlayabileceğimden çok emin değilim.
Bir de oyuna yeni bir "durum" geliyor gibi görünüyor. Çeşitli saldırılarla sağlanabilen ve bu duruma yakalanana bir takım cezalar veren cinsten. Böyle pek çok durum var elbette fakat bununla yeni bir durum oluşuyor ve oyunun gerçekçiliği artıyor. Tabii yapabilip yapamayacağımı göreceğiz. Bir şey de kesin olsa, şaşardım zaten...
Gizli Projelerle ilgili de bir takım gelişmeler oldu ama bunları gizli tutacağım. Çünkü içeriğinden bahsedersem şıp diye anlama ihtimaliniz var. Yavaş yavaş öğreneceksiniz, aceleci olmayınız lütfen.

Anketler
(Yukarı Çık)
Buraya girip çıkan fakat hala anketleri doldurmayanlar var mı, bilemiyorum. Ama gözünüzden kaçmış olabilir diye hatırlatmak istedim. Sağdaki panelde, "Mevcut Anketler" başlığının altındaki iki anketi, zaman harcayıp, doldurursanız çok memnun olurum. Dikkat edin, anketlerden biri iki sayfalık. En altta "sonraki sayfa" yazan yere tıklayarak, bir sonraki sayfayı da doldurmayı unutmayın lütfen.
Bu arada, yeni bir anket düzenleyecektim sanıyorum ama konusunu unuttum. Hatırladığım an yeni bir anket daha geliyor demektir...

Yorumlar
(Yukarı Çık)
Geldik bir standart bölüme daha. Bir önceki blog girdisine yapılan yorumlar ve benim bu yorumlara cevaplarım. Buyrunuz...

Erol dedi ki...
hava durumunda birimlerin farklı şekillerde etkilenmesi şeysinde Berker sanırsam okçuların yağmur yağarken menzillerinin düşmesi durumuyla karşılaşabilirler gibi bir düşünceyle yazdı. Derinlemesine düşününce diğer bir şey de metal kabzalı silah kullanan canların silahlarına daha sıkı yapışması gerektiği olabilir ama bu fazla detay bir şey olur. Variant olarak bir köşede durabilir tabi.

Diğer bir aklıma gelen şey de formasyonların bu dar ve geniş ana başlıklarının altında bir kaç satırlık açıklamalarla kullanılması. Yani bir formasyon genişin alt kategorisidir ve artıları ile eksileri yazılır gibisinden.

Menzilli saldırıya sahip birimlerin menzilli saldırılarıyla alakalı o kadar fazla fikrim var ki... Hepsini uygulayabileceğimden dahi emin değilim. Bakacağız. Belki bir kısmı varyant olarak yer alacak.
Metal silah ve zırha sahip bilimum birimin çok sıcak *VE* çok soğuk havalardan çok etkilenmesi mümkün. Fakat bunu neye göre ayarlayabileceğim de apayrı bir sorun. Fikirlere açığım. Hatta bunu siz yapmak isterseniz, destek de olurum.
Formasyonla alakalı fikrini tuttum. Hatta notlarıma da ekledim. Formasyonların olmasına kesin olarak karar verirsem, senin dediğin gibi olacak büyük ihtimalle. Tabii çok daha iyi bir fikir gelmezse aklıma. Ama sanmıyorum.

Berker dedi ki...
Evet evet menzil de dahil bahsettiğim şeye..yani hava durumunun getirebileceği temel artı ve eksiler.. ben biraz daha komplike düşündüğüm için karışabiliyor tabi :)
Ek olarak sınıf yok biliyorum da işte mesela daha zırhlı (armor point yani) askerlerin sıcak havada eski puan alması gibi düşünmüştüm ben..umarım kendimi açıklayabilmişimdir.

Tamam hava durumunun getirebileceği temel artı ve eksilerle bi sorunumuz yok. Ama birimlere farklı cezalar kısmını hala nasıl çözebileceğimizden emin değilim.
Zırhlara belki özel bir takım değerler eklenebilir. Bu makul. Örneğin hareketi engelleme, hızı düşürme ve uç sıcaklık derecelerinde sorun çıkarma gibi. Bu konuyla alakalı da bir miktar düşünmek gerek. Hoş olabilir öte yandan işleri zorlaştırabilir. Yine bakmak lazım. Playtestlerde görüşürüz.

Didem dedi ki...
Ben biraz daha basit br yorumda bulunacağım. Güncelleme başlığı pek bir soğuk geldi bana. Organizasyon açısından alt başlıklar ve bu başlıklara hooop diye atlamamız hoş bir hadise. Ne var ki Güncelleme: 32.45.3001 tadında rakamsal hadiseler bende mekanik bir his uyandırıyor nasıl desem soğuk resmi robot gibi.Diğer okuyucular bu konuda benim kadar hassas mıdır, o da ayrı mevzu tabi...

Bu yöntem benim de çok hoşuma gitmiyor ama eskisine göre daha çok tercih edebileceğim bir yöntem. O eskinin "şunlar, bunlar, ötekiler ve berikiler" başlık tarzı çok karmaşık, fazla uzun ve gereksiz geliyordu bana. Böyle daha derli toplu gibi. Tabii önerilere açığım.
Gerçekten, bu konuyla alakalı bir fikir üretebilirseniz, çok memnun olurum. Aklıma yatan bir fikir verirseniz derhal onu kullanmaya başlayabilirim bence. Bu sebeple, bu konuyla alakalı fikirlerinizi bekliyorum arkadaşlar.

Son Sözler
(Yukarı Çık)
Evet, bu girdinin içeriği de bu kadarmış. Yine uzunca sayılabilecek bir blog girdisinin sonuna geldiniz. Eğer buraya kadar okuduysanız, teşekkür ederim. Lütfen gelmişken yazdıklarımla ilgili fikirlerinizi yorumlardan bana iletmekten çekinmeyin. Eleştiri ve önerilere her zaman açık bir blog olacak burası. Bu, en temel taşlarımızdan biri.
Gördüğünüz üzere bir de aşağıda dipnotlar var. Böyle de bir güzellik yaptım. Temelde yazdığım yabancı kelime ve terimlerin Türkçelerini sağlamak için kullanacağım bu yöntemi sanıyorum. Belki bazen bir konuyu geçtiği paragraf dışında geliştirmek istersem de kullanabilirim. Olasılıklar sınırsız neticede. Bir de dipnotların yanındaki "geri dön" yazısı, dipnotun verildiği satıra geri dönmenizi sağlıyor. Umursamazca kullanabilirsiniz.
Son olarak, pek çok bağlantı içeriyor bu girdi gördüğünüz üzere. Herhangi bir şekilde yanlışlık olmuş olabilir. Ben kontrol ediyorum fakat bazen gönderme esnasında blogger kodları çok hafifçe bozabiliyor. Eğer kırık bağlantı bulursanız lütfen bana e.posta adresim aracılığıyla haber verin. Çok memnun olurum.
Kendinize iyi bakın ve yeni girdiler için bize ayarlı kalın.


Dipnotlar
1- Tempus fugit: lat. "Zaman (kuş gibi) uçar" (geri dön)
2- Project Violet: ing. Proje Menekşe Moru (geri dön)

7.06.2008

Blog Güncellemesi: 07.06.08

Bu girdinin içeriği:
Girdi noksanlığı, Bu girdinin ismi neden böyle, Wiki, Gizli Projeler, Yeni bir şeyler, Okunacaklar, Yorumlar


Girdi noksanlığı
(Yukarı Çık)
Fark ettiğiniz üzere geçtiğimiz iki hafta boyunca bir girdi olamadı. Bunun sebebi final dönemimin başlamış olması ve blogla ilgilenmek için pek zaman ayıramamam. Finallere çalışmaya başlayınca "bir süre yokum" diye mesaj atmayı unuttum. Sonra da (ki bu "sonra" da bundan üç gün önceyi ifade ediyor) "bari doğru düzgün bir şeyler yazabilecek zamanım olduğunda yazayım, en azından bu kadar zamandan sonra boş bir girdi yapmamış olurum" diye düşündüm.

Bu girdinin ismi neden böyle
(Yukarı Çık)
Geçtiğimiz haftalarda yaptığım bir grup girdide o girdinin genel olarak neleri içerdiğini başlıkta göstermek için, içeriğine yönelik bir şeyler yazıyordum. Fakat fark ettiğiniz üzere, bu en sonunda epey şişkin başlıklara sebep oldu. Bunun yerine, bundan sonra bu tarz "genel" girdilerde "blog güncellemesi" başlığını tarihle birlikte kullanacağım. Girdinin en üstünde de bir nevi içindekiler olacak "bu girdinin içeriği" başlığı altında. Fark etmediyseniz, söyleyeyim, o içindekilerin her biri tıklanılabilir şeyler ve sizi ilgili kısma atıyor. Bir de bu "girdi" kelimesine takıldım. Entry ya da post demek istemiyorum. Fakat girdi de çok zorlama geliyor. Bir fikri olan?..

Wiki
(Yukarı Çık)
Wiki tam gaz gidiyor. Oldukça eline yüzüne bakılır bir hale geldi. Fakat şu anda bir kaç anahtar dökümanı tamamlamam gerektiğini düşünüyorum. Sonra wiki hazır olacak. Fakat SANCAK tamamlanıp, piyasaya çıkmadan wikinin pek bir mantığı varmış gibi gelmiyor bana. Sonra wiki varyant kurallar, seferler ve benzeri şeyler için bilgi vermek amacıyla kullanılabilecek. Umarım kullanılacak da. Boşa uğraşmazsam memnun olurum.

Gizli Projeler
(Yukarı Çık)
Daha önce ara ara gizli işler çevirdiğimden bahsetmiştim size sanıyorum. Bu gizli işlerden biriyle bir süredir ilgilenemiyorum zira boş zamanımı şu aralar wikiye gömmeye daha yatkınım. Fakat bir diğeri için bence önemli bir aşama kaydedildi. Aşama kaydedilmek belki yanlış bir tanımlama. Daha ziyade "engel" olarak gördüğüm bir şey aşıldı. Çok emin değilim ama bu ikinci andığım gizli projeyi SANCAK ortaya tamamen çıkmadan da görme ihtimaliniz var.

Yeni bir şeyler
(Yukarı Çık)
Gün geçmiyor ki yeni bir şey çıkmasın. Gün geçmiyor ki SANCAK'a "aaa, bunu da eklemeliyim ben aslında ya" dediğim bir şey gelmesin aklıma. Abartılı oldu tabii biraz ama sürekli yeni bir şeyler çıkıyor evet. Bu kötü bir şey değil bence ama öte yandan çok emin de olamıyorum...
Neyse bu seferki yenilikler şöyle:
  • Ölçüt: Bunun oyuna yansıması pek söz konusu değil. Yine aynı göstergeçleri kullanıyor olacaksınız, sistem aynı olacak filan. Ama bir göstergecin kaç kişiyi işaret ettiği, bir karenin kaç metreye kaç metre olduğu, bir turun ne kadar zaman anlamına geldiği ölçütler tarafından belirleniyor. Şu an Komutan'da olmasını düşündüğüm üç ölçüt var. Bu artabilir. Bu özellik temelde seferler ve savaşların büyüklüğüyle ilgili fikir sahibi olmanızı sağlamak için. Bir şey değişiyor mu? Hayır. Belki ancak bazı mantık hatalarını ortadan kaldırıyor. Tabii yenilerini de beraberinde getiriyor.
  • Formasyon: Bu önemli. Zira oyunda daha önce askerlerinizin nasıl dizildiğiyle ilgili bir şey yoktu. Şu anda da çok detaylı şekilde yok. Yalnızca iki formasyon var zaten: Sıkı ve Geniş. Bunu artırmayı düşündüm fakat işler oldukça karışabilir diye düşünüyorum. Hatta neticede bu özelliğin olup olmayacağını bilmiyorum da. Belki asıl kurallarda yer almaz ama varyant kurallarından biri olarak koyulabilir.


Okunacaklar
(Yukarı Çık)
İnanılmaz yoğun bir okuma listem var. Gerçekten. Geçtiğimiz günlerde aldığım "oyun sistemi tasarımı" ve "savaş oyunları" üzerine çeşitli makalelerin sayfa sayısı 200'ü geçiyor. Final dönemi olduğundan kendileriyle henüz ilgilenmeye fırsat bulamadım.
Ayrıca yine yakın zamanda aldığım, incelenmesi gerektiğini düşündüğüm 4 savaş oyunu sisteminin çıktısıyla birlikte dökümanlar, savaş oyunları kitapçıklarımı tutan klasöre sığmaz oldu. Bu yüzden onları yeni ve daha geniş bir klasöre taşıyıp, eski klasöre de sistem tasarım makalelerini doldurdum. İki koca klasör dolusu ıvır zıvır. Sadece bu oyuna gömdüğüm ve daha da gömeceğim zamanın boşa gitmemiş olmasını diliyorum.

Başka başka?.. Sanıyorum şimdilik bu kadar. Bu yüzden bir önceki yazılara gönderdiğiniz yorumlara geçebiliriz:

Yorumlar
(Yukarı Çık)
Erol dedi ki...
Logo hoş olmuş, beyaz kısımları da transparent gif şekline çevrilirse çok çok daha iyi olacağı fikrindeyim ben.

Gündüz/Gece ile ilgili olarak, gece durumunda diğer durumlarla kümülatif olarak hız yavaşlaması geliyor aklıma. Görüş mesafesinden bahsetmiyorum bile. Ayrıca metaneti düşük birimler için gece zor olabilir gibi de geldi bana.

Zamanla ilgili olarak, orduların yorulması, üst üste saldırı yedikçe binen bir zihinsel yük gibi şeyler dolanıyor beynimde ama tam anlatabilecek şekilde kelimelere dökemiyorum zira dün gece uyumayıp, üstüne de iki finale girdim... Bir de arada faydalı bir şey gelmişti, fakat kaçtı. Hafızamın kötü olması hoş değil tabi, ama gelirse aklıma yeniden yazarım buraya.

Logonun orjinali zaten 500 dpi'lık transparan bir PNG dosyası. Web'e koyduğum versiyonun arkasında beyazlık olmasının sebebi olasılıkla koyu fonlu bir yere göndermem gerektiğinde kendi kontrastlığını yaratmasını arzulamam.
Hız düşüşü ve menzil azalması benim de düşündüğüm şeyler. Metanet düşüklüğünün konuyla çok alakası olmayabilir ama. Belki Maneviyat ile ilgili sorunlar olabilir ama. Düşünmek gerek. Zira Maneviyat oyun açısından çok önemli bir nitelik haline geldi.
Savaşlar orjinalinde çok uzun sürmediği için zamanla yorulmak, ne bileyim, çok makul değil gibi. Belki seferlerde, bir taraf bir orduyla birden çok savaşa girmek zorunda kalıyorsa bu olabilir. Hatta belki takip eden savaşlarda kaybeden böyle cezalandırılabilir: Ordusunun yorgun olmasıyla, savaşa hazır olmamasıyla vesayire. Düşünmek gerek, fikir güzel ama.

Özgün Akkol dedi ki...
simdi hava durumu farkli birimlere farkli dezavantajlar verecekse anlamli ama herkese ayni dezavantaji vermesi cok da iyi bir fikir gibi gelmedi bana. geceyle ilgili erolun dediklerine katiliyorum..
logoyu da begendim :)

Hava durumu niye farklı insanlara farklı dezavantajlar versin ki? Neticede yağmur hepimize yağıyor, yerdeki kar hepimizi etkiliyor. Bu sebeple neden farklı dezavantajlar sağlaması gerektiğini düşündüğünü anlayamadım.

Berker dedi ki...
Logo gerçekten sadece ve güzel olmuş. Ne göze batan ne de aşırı cicili bicili birşey. Az ve öz :)

Dezavantajlar konusunda her birime farklı dezavantaj veya duruma göre avantaj verilmesi kastırıcı birşey olasa da çok mantıklı. Mesela "champion" dediğimiz silah ustaları tadında ki askerler gece veya gündüz (duruma göre) daha iyi savaşabilir bu bir değişkendir. Bunun üstüne bildiğimiz "peasant" olarak adlandırılan er-köylü tipi askerler gece "direk savaşamayıp" gündüz gayet günlük güneşlik bir havada bonus alabilir. Seferlerde de bunların etkili olabilitesi olabileceğini düşünmekteyim.. Misal peasantlar sıcak ve kurak hava koşullarına daha dayanıklı olur ama zırhlılar veya atlılar daha zayıf olur...Gibisinden...

Yorumun için teşekkürler. Ben de logonun tam olarak böyle, sade ve kendini ifade edebilen olmasını arzuluyordum. Sanıyorum oldukça memnunum.
Hava durumunun farklı birimleri farklı etkilemesiyle ilgili olarak da şunları söyleyeceğim:
  • İlk olarak, SANCAK'ta "sınıf"lar yok bildiğin gibi. Yani bir birimi "çiftçi", diğerini "şampiyon" yapmak sadece puanları uygun şekilde dağıtmakla oluyor. Dolayısıyla bunu bu şekilde yapabilmek çok mümkün görünmedi bana.
  • İkinci olarak, hava durumunun bu kadar "etkin" rol oynamasını hiç düşünmemiştim. Daha ziyade "basit" ceza veya bonuslar sağlayan bir etki olmasını istiyorum. Aksi takdirde iş çığırından çıkıp olması gerekenden ÇOK daha karmaşık bir hale gelebilir. Bu da hiç işime gelen bir durum değil. Ama bildiğin üzere bir wiki olacak. Eğer varyant bir kural geliştirmek istersen, SANCAK bu tarz girişimlere hep açık olacak. Boşuna CC lisansıyla yapmıyorum bu işi...

Bu günlük bu kadar... Daha sonraki güncellemeler için bize ayarlı kalın...

24.05.2008

Yeni Şeyler

Bu sıralar bir grup yenilik var SANCAK'ta:

  • Logo
  • Kurallar: Hava ve Zaman
  • Avantajlar
  • Wiki

Logo
Uzun zamandır yeni bir logo istiyordum. Şöyle sade, her yere koyulabilecek cinsten. Sanırım bu sefer aklımdakine en yakın sonuca ulaştım. Aşağıda gördüğünüz logo, SANCAK'ın final logosu olacak diye umuyorum.

Kapağa ve pek çok görsele yerleştirilebileceği gibi, metin içi bile rahatsız etmeden kullanılabilecek cinsten bir logo oldu ve ben bundan oldukça memnunum. Zira amacım buydu.

Yeni Kurallar
Bir kaç gün önce Yehuda'nın geçmiş blog yazılarını okurken, oğlunun oynadığı savaş oyunlarının genel özelliklerinden bahsettiğini fark ettim. Burada önemli eksikliklerden de bahsediyordu. Örneğin hava durumu ve zaman. Bunları ben de atlamıştım. Pek çok yeni, basit savaş oyunu tasarımcısı gibi. Belki onlar özellikle gözden çıkarmışlardı ama ben gözden kaçırmıştım. Bu, tabii, eksik kalmasını istediğim bir şey değil. Bu yüzden hızla hava durumunun ve zamanın (gündüz/gece) oyuna etkileri üzerine bir kaç kural ekleyeceğim. Henüz hazır değil ama her zamanki gibi aklımda bir şeyler var. Daha net bir şeyler ortaya çıkınca yine size haber vereceğim.

Avantajlar
Eski avantajların üzerinde bir kaç değişiklik yapıyorum. Ve yeni kurallarla bağlantılı olarak da bir grup yeni avantaj hazırlıyorum. Güzel şeyler çıkacağını umut ediyorum.

Wiki
Daha önce bahsettiğim gibi bir wiki kurmayı düşünüyorum. Hatta bir hizmete abone oldum ve SANCAK wikisi kurmaya başladım. Yüzüne bakılabilir bir hale getirip içine bir şeyler koyduğumda buradan yine duyuracak ve linkini koyacağım. Umarım güzel bir şeyler olacak.


Şu an bir de size SANCAK'taki Seferlerden bahsedeyim istiyorum. Seferler, bir senaryo çerçevesinde, birbirinin ardı sıra vuku bulan bir grup Savaş. Eğer arzu ettiğim şeklinde yapabilirsem, her bir Savaş, yani her bir sefer parçası, kendi zafer koşullarını, kendi ordularını ve haritalarını içeren bir ufak kitapçık olacak ve neticede de, bir kaç savaşın bir araya gelmesiyle bir sefer oluşacak. Betatestlerde oynayanlar ilk savaşın ne hakkında olduğunu hatırlayacaklardır. Sanıyorum ilk Seferin ilk Savaşı o olacak.


Gelelim son blog girdilerine yapılan yorumlara:
Erol dedi ki...
Binek ve süvari'lerin ayrı olmaları ile ilgili olarak bir detay geldi aklıma(detaylardan kurtulmaya çalışıyorsun biliyorum ama geliyorlar işte).

Atlı Süvari Birliğimizi alalım. Karşısına elinde kılıç ve kalkan olan piyade birliği koyalım. Süvariler tarafından kolaylıkla yem olmaları *gerekir*. Ancak arada kayıp verebilme durumu olabilir süvariler için. Birlikler piyade olduğundan ve doğal olarak adamlardan çok atların boylarına yakın olduklarından... Eh sanırım buradaki sonucun nereye gittiğini görebiliyorsundur.

Bu Süvarilerin karşısına bir de "mızraklı" piyade birliği koyalım. Mızraklı piyade birliklerinin de atlı süvarileri yenebilmesi gerekir. Peki, benim çelişkide kaldığım şey şu; o mızraklar binekleri mi yoksa binicileri mi öldürür?

Filler söz konusu olduğunda ise, herhangi bir standart kılıç yada ok yarasının bir fili çok etkilemediğini göz önüne alırsak ve fil üzerindeki tente mantığının olup/olmadığını düşünürsek... Ama bu sanırım birimin zırh kapasitesi ile halledilebilir. Binek zırhı olarak şöyle güzel bir kolay delinmeyecek kalın deriden tente yapabiliriz heralde...

Öyle bir yazayım dedim, bilmem faydası dokunurmu ama...

Her zaman fayda dokunur, neticede sana sıradan gelen şey benim için oldukça yenilikçi olabilir. Bu tarz şeyler olabiliyor, malum.
Piyade ve süvarilerin etkileşimlerini zaten silahlara yeni hasar sistemini eklediğimde çözdüm sanırım. Her bir silahın daha etkili olduğu bir grup var. Kimi süvarilere, kimi piyadelere, kimi yapıya karşı daha çok hasar veriyor. Hatta şu an aklıma şöyle bir fikir geldi de, belki bazı silahlar bineklere karşı daha kuvvetlidir. Yani komutan bineklere saldırmayı tercih ederse onlara daha fazla hasar verebilen cinsten silahlar da olabilir pekala ki.
Yorumun için teşekkürler Erol.

Didem dedi ki...
Örtü kelimesi değişik geldi benim kulağıma da. Acaba doğal korunak falan daha mı iyi olur? Gerçi o da sağlam bir şeyler varmış gibi çağrışım yapıyor ama sonuçta bina, orman vs daha korunaklı arazi saylanır ya. Gene de tam olarak "cover"ı karşılamaz. Gene de benim önerim sis ve türevleri için örtü kalsın ama daha fiziksel şekiller için bina, orman vs. korunak olsun. Çok emin olamamakla beraber, böyle gibi.

İşte, örtü bana da garip geliyor. Ama daha iyi bir karşılık da bulamıyorum. Çıkışa kadar bulabilirsem, onu kullanırım. Olmadı bununla devam edeceğiz. Ama şunun için örtü, bunun için korunak demek bana makul gelmiyor. Zira o kuralların tamamının adı "örtü kuralları" ya da işte "bıtbıt kuralları" olacak. Yani bi kısmı örtü, bir kısmı korunak, başka bir kısmı apayrı bir şey olamaz. Hepsini kapsayacak bir isim bulmak zorundayım.
Teşekkürler Didem.

Berker dedi ki...
çok mantıklı geldi bana..
messelam bir kale duvarının veya kulenin yıkılmış parçalarıda okçular için gayet cover verir..veya kurumuş bir dere yatağı bile olabilir bu..
hatta biraz uçuk olacak ama hava durumuna göre aniden güneş açtığında (yönüne göre) askerlerin görüşü düşebilir veya artabilir..tabi biraz daha komplike olur bu

Hmm. Kurumuş dere yatağı. Mantıklı gerçekten. Doğal alanlar sahiden örtü sağlayabilirler. Hatta siper gibi şeyler de pekala ki örtü sağlayabilirler. Bunların tamamını bina/harabe altında değerlendirebiliriz belki. Hava durumuyla alakalı olarak da, yeni kurallar bunu içerecek, bahsettiğim üzere.
İnatla bloga ulaşmaya çalıştığın ve yorum yazdığın için teşekkürler Berker.

Ertuğrul dedi ki...
başarılı bir ekleme olmuş fikir olarak. iple çekiyorum yeni test sonuçlarını duymayı, hatta bir ara mümkünse tekrar katılmayı.

"siper / siperlik", "sığınak" falan geldi aklıma, ama pek de uygun değiller gibi.

(geçen seferki konuda isim yazmamışım onur çıkmış tabi o nasıl derken google gözüme çarptı hımm burdanmış dedim ama bu sefer aynı şeyi beceremedim)

Yeni test sonuçları, yeni testler evet. Senin için çok hoş planlarım var (acayip kötücül sırıtma)...
"Siper/siperlik" ve "sığınak" tamamen başka çağrışımlar yapıyorlar. Kaldı ki sığınak örneğin %100 civarında bir örtü sağlıyor olabilir diye tahmin ediyorum.
Bu yorum şeylerinde isim çıkması hadisesi sanıyorum google hesabına giriş yapmış olup olmamanla, openID kullanıp kullanmamakla filan değişiyor. Aman değişik işler. Wordpress kullanasım var ama wordpress.com'a da herkes giremiyor diye kullanamıyorum bir yandan. Blogger güzel de sorunlu da bir yandan.
Zamanını ayırdığın için teşekkürler Ertuğrul.



Her neyse, uzun bir blog yazısının daha sonuna geldik böylece. Epey uzun oldu sanıyorum. Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim. Oldukça sabırlıymışsınız. Yeni fikirler ve yeni blog girdileri için bize ayarlı kalın. Ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

17.05.2008

Örtü Üzerine

Bugün kurallara şöyle bir bakarken, SANCAK'ın hiç örtü kuralı içermediğini fark ettim. Daha doğrusu yalnızca bir adet vardı, o da Arazi koşullarının altında yer alıyordu "Sis/Duman" şeklinde. Yani ağaçların arasında bulunan birileriyle, açık arazide bulunanların okçular tarafından vurulma olasılıkları aynıydı. Derhal el atılması gereken bir mevzuydu ve atıldı da. Şu an "Bina/Harabe", "Ağaçlık/Çalılık", "Sis/Duman" şeklinde üç örtü şekli var.
Bugün ürettiğim örtü kurallarından memnunum. Tabii testlerde nasıl olacağını, nasıl işleyeceğini ve arzu ettiğim etkiyi gösterip göstermeyeceğini tam olarak göreceğim diye umuyorum. Fakat istediğim etkiyi alacağım konusunda oldukça umutluyum.
Ayrıca bu düzenlemeden sonra aklıma bir iki yeni avantaj daha geldi. Olup olmayacağına önümüzdeki günlerde tam olarak karar vereceğim.
Bir de "örtü"den pek memnun değilim. Cover için daha uygun bir karşılık düşünebiliyorsanız, sizi yorum yazmaya davet edeyim.

10.05.2008

Fikirler ve Yorumlar

Aklımda çok net olarak yazacak bir şeyler yok aslında. Ama önümüzdeki bir kaç gün de METUCON'da olacağımdan yazı yazamayacak olma ihtimalimden dolayı en azından bir güncelleme yapayım dedim. Yazacak bir şeyim olmasa da, neticede aklımda bin tilki dönüyor ve herbirinin dokuz kuyruğu var.
Şu an tam olarak karar vermemiş olsam da ücretsiz wiki servislerinden birinde bir wiki açmayı düşünüyorum. Tam olarak ne yapacağıma, nasıl yapacağıma ve içeriğini nasıl oluşturacağıma pek karar verebilmiş değilim fakat oldukça iyi bir şey olabilir gibi geliyor bana. Hazır ordular, senaryolar, opsiyonel kurallar ve benzeri şeyleri paylaşmak için hoş bir yer olabilir. Göreceğiz bakalım. Tabii bir wiki'nin düzgün bir şey olabilmesi için başka insanların da bir şeyler yapması lazım. Bu konuyla alakalı olarak siz ne düşünüyorsunuz, bunu da merak ediyorum.
Ayrıca aklımdaki bir başka şey de organizasyonları kolaylaştıracak, SANCAK'la ilgilenenlerin bir arada olmasını sağlayacak tarzda bir şey. Ufak tefek bir planım var ama onun da ne olduğunu önümüzdeki günlerde sizinle paylaşacağım sanırım. Şimdilik sadece "böyle bir şeyler var aklımda" diye bilmeniz için söylüyorum. Ya da ortaya çıktığında "aa bu ne böyle" dememeniz için. Ya da sadece sizi heyecanlandırmak için. Ya da hepsi birden.
Aslında aklımda bir şey daha var fakat bunu hem yapmak, hem de bahsetmek için oldukça erken. Biraz daha yol kat edelim, o zaman bu konu hakkında tekrar bir şeyler yazarım.

Aşağıda da yorumlarla alakalı düşüncelerimi bulacaksınız. Bakınız, bu demek oluyor ki, sizin düşüncelerinize değer veriyor ve hatta bilhassa blog girdilerine taşıyorum. Yani burda bir yorum yazmayı özendirme durumu söz konusu. Bu mesajı almanız gerekiyor. Alın bakayım.

Melih dedi ki...
Bence gayet güzel bir ilerleme kaydediliyor. Ellerine sağlık biraderim adeta.
Fakat şimdi sen böyle yazınca da aklımda birim yaratma sürecinin epey uzayacağı gibi bir düşünce belirdi. Zira süvari birimleri şu ana kadar gördüğüm (yada hatırladığım kadarıyla) epey tercih ediliyor. Ayrı ayrı hem birimi hem de bineğini yaratmak işi biraz uzatabilir sanki. Bilemedim tabi.
Bir de senin de belirttiğin oklanma durumu var. Bunla ilgili nasıl bir sistem belirlemek lazım bilemedim. Yüzde elli ya da daha farklı değerlere bağlı rastgele (random) bi belirleme mi olacak acaba?
Sorularım bu kadar sayın okaltaraştırıcısı :D

Yaratma süresinin uzamasına ilişkin olarak:
Öyle olacağının kuvvetle farkındayım. Ama zaten bir savaş oyununun kutudan çıktığı gibi oynanma benzeri bir özelliği olması gerektiğinden emin değilim. Zira bilimum savaş oyunlarında, hazır senaryolar hariç, ordu yaratma oldukça uzun ve meşakkatli bir süreçtir. Hazır senaryolarda elbette kutudan çıktığı gibi oynanma özelliği olacak. Zaten hazır senaryoların olayı bu. Hazır harita, hazır ordular, hazır objektifler içerecek olmaları.
Oklanma durumuyla alakalı olarak:
Aklımda rastgele bir sistem yok. Hatta oklamada hem hayvanlara hem binicilere hasar verilmesi gibi bir hadise olabileceğini düşünüyorum. Zira ok yağmurundan ya o ya bu şeklinde yırtabilmek çok mümkün değil gibi geliyor bana.
Tabii okların bu tarz güzellikleri olacak da, yakın dövüş silahlarının olmayacak mı? Olacak elbet.

Ertuğrul dedi ki...
takip etmekte olup da bir türlü arkamda iz diye yorum yazmadığımdan topluca güzel fikirler olduğunu belirteyim istedim. bir deneme daha yapasım geliyor böyle böyle.

melih'in de yazdıklarına ek olarak, oklanma durumunda bir fil ile bir atın üstündeki süvariye rağman ok yeme şansları aynı değildir gibi bir fikir geldi aklıma. kuş bakışı düşünelim, yukardan oklar iniyor, bir atın sahibinin altından "gözüken alanı" ile bir filinki aynı değil. çok ve gereksiz gerçekçi bir ayrıntı da olabilir tabi bu. bilemedim.
bir de bir de, aynı bağlamda, bir kareye 5 atlı birim sığıyorsa, kaç filli birim sığar gibi de çeşitlendirebiliriz ki, şu anda farkettim, fazla detay bu sanki.

ellerine sağlık diyerek çekileyim en son :D.

Detaylarla alakalı olarak:
Zaten büyüklük küçüklük detayı biraz bozacak, aklı bulandıracak bir detay. Fazla gerçekçi olmasından ziyade sistemi yavaşlatabilir olması söz konusu. En son istediğim şey de, oturup kural kitabı kurcalanmasını gerektiren bir oyun. Oyun masasının üstü harita, birimler ve yiyecek-içecekten başka bir şeyle kaplı olmamalı bence.
Okların binici/hayvan vuruş oranlarıyla alakalı olarak:
Elbette fille atın vuruluş oranı aynı değil. Ama örneğin filin üzerinde tek bir binici olmasıyla, Kartaca fillerindeki gibi kabinler(aşağıda örnekleri mevcut) olması arasında fark var. Bu sebeple bunu bire bir uygulayabilmek de çok mümkün değil.
Yeni testlerle alakalı olarak:
Yeni yeni testler olacak. Hatta testlerin sadece Ankara'yla sınırlı kalmamasını umut ediyorum tabii ama duruma göre bakacağız.



Resimlere tıklamak marifetiyle büyük hallerini görebilirsiniz

9.05.2008

Mekanikler, Fikirler ve Avantajlar

Çok şu anla alakalı bir durum değil ama yine de sizinle paylaşırsam hoşunuza gidebilir belki. SANCAK'ın mekanikleri ilk oluşturulmaya başladığından beri çok değişti. O kadar ki, şu anda ilk notlarımı kurcalarken, o ilk sistemle alakalı aldığım notların pek çoğunun ne anlama gelebileceğini anlayamıyorum bile. Zaman içinde daha mantıklı ve daha hatasız ve belki eskisinden biraz daha sinematik hale gelecek şekilde evrildi çünkü tüm o sistem.
Şu anki sistemden memnunum, bu kesin.
Fakat buraya gelmek elbette pek kolay olmadı. Hatta sanıyorum pek burada yetersiz kalıyor. Hiç kolay olmadı demek daha doğru. Bu çok abartılı olmadı sanırım. Örneğin başlarda yüksek eğitim seviyelerinin savaş mekaniğine nasıl yansıyacağını bile belirlememiştim. Bunu belirledikten sonra bir noktada acaba CRT(combat results table - savaş sonuç tablosu) sistemine geçmeyi bile düşündüm sistemi değiştirip. Hatta bu dönemde iki farklı sistemi de denemek için iki birim yaratıp, elimde bir grup zarla savaş mekaniklerinden hangisinin daha iyi olduğunu düşündüm. Şüphesiz CRT'nin de kendince güzellikleri var ama ben ziyadesiyle zaman kaybettirdiğini düşünüyorum. Tabii SANCAK'ın tonuna uygun olmadığı gibi bir kaygım da var.
Ama bir düşünsenize, elinizde iki tane ıvır zıvır istatistiğini kaydettiğiniz sallamasyon iki birim, bir kaç tane altı yüzlü zar ve basit bir crt tablosyula, bir masanın başına oturmuş, alabildiğine zar yuvarlayan biri. Düşününce komik geliyor...

Her neyse, mekanikle alakalı zırvalamalarımdan sonra, şöyle bir fikrim var bu sıralar, size ondan bahsedeyim.
Sistemde son yaptığım değişiklik, bildiğiniz gibi, süvarilerde binekler ile binicilerin ayrı ayrı yaratılması idi. Geçen gün aniden bir şey dank etti bana: Saldırının kime yönlendirileceği ve hasarın kime yansıyacağı. O ana kadar bunu hiç düşünmemiştim gerçekten. Bir an şoke oldum ve aklıma hiçbir şey gelmedi. Halbuki sonuç oldukça kolay: Saldıran kişi, hedefini belirliyor. Yani bineğe mi, yoksa biniciye mi saldıracağını seçiyor. İkisinin de zırhları ve savunmaları farklı olacağı için bu çok kritik bir seçim olabilir. Tabii bazı saldırıların tek bir hedefe yönlendirilmesi gerekmiyor...
Ama bu konuyla alakalı olarak hala aklımı kurcalayan bazı şeyler var. Yani yukarıdan oklar yağarken, pek hedef ayırt edebilmek gibi bir şey olabileceğinden emin değilim. Ama elbette fikirlerim var, bir şekilde üstesinden geleceğim bunun.

Bir de son olarak Takviye avantajı için bir yenilik düşünüyorum. Avantajın puanının ilgili birimi oyuna sokma esnekliğine göre artan bir puan ücreti olacak. Yani o birimin hangi turda tam olarak nereden girmek zorunda olduğu belliyse, bu bir dezavantaj gibi eksi puan sağlayabilecekken, aynı birimin legal takviye giriş noktalarının herhangi birinden istediği bir turda oyuna girebilmesi oldukça yüksek ücretli bir avantaj olacak. Bununla ilgili olarak da, hala biraz çalışmam gerek ama fikir fena görünmüyor.
Yukarıdaki paragraf oldukça karmaşık ve anlaşılmaz görünüyor, farkındayım. Hiçbir şey anlamamış olabilirsiniz, zira anlatabildiğimden hiç emin değilim. Fakat merak etmeyiniz, bu sistemi düzgün bir temele oturttuğum vakit, detaylı bir şekilde tekrar anlatacağım.

5.05.2008

Süvariler, Silahlar ve Savaş Alanı

Şu sıralar üzerinde çalıştığım bazı konular olduğunu bir önceki girdide belirtmiştim.
Hasarla ilgili hadiseyi çözümledim sanırım. Şu an için yaratılan konsepti sevdim. Tabii playtestte oyunu yavaşlatıp yavaşlatmadığını görmek önemli. Eğer ciddi bir yavaşlığa sebep olacaksa (ki bunu pek sanmıyorum aslında), sistemde barındıracağımı sanmıyorum.
Gelelim şu sıralar aklımı kurcalayan diğer bir soruna: Yeni değişikliklerle birlikte süvariler ve bineklerinin ayrı ayrı yaratılacağını belirtmiştim. Bunu nasıl yapacağıma da aşağı yukarı karar vermiş durumdayım. Fakat şu sıralar aklımı kurcalayan durum şu: Piyadelerin en muhteşem üstünlükleri, süvarileri bineklerinden alaşağı edebilmeleridir. Hatta bunun için bir takım özel silahlara dahi sahiptirler. Bunu sisteme katmayı ve (bol bol gereksinime sahip) bir avantaja bağlamayı düşünüyorum. Böylece süvarilerin, bineklerinin özelliklerini ve süvari silahlarına has özelliklerini kullanamamalarını sağlayabilecek piyadeler. Fakat bunu nasıl yapmam gerektiğini henüz tam çözemedim. Daha da önemlisi, insanların bunu talep edip etmeyeceğini de bilemiyorum. Tek soruya sahip bir anket açmak da istemiyorum açıkçası. Bakalım, ne yapacağıma zaman içinde karar vereceğim elbette.
Daha önce bahsetmediğim fakat gerekli gibi görünen bir diğer hadise de, savaş alanı haritasındaki işaretlerde bir değişiklik. Şu anki sistem, haritadaki tüm karelere, tek tek, o karenin özelliklerini içeren işaret ve rakamların koyulmasını gerektiriyor. Teknik olarak en mantıklısı bu tabii. Fakat bu tarz bir haritayı oluşturmak oldukça zor ve zahmetli. Senaryolarla alakalı en büyük sorun haritalarda çıkabilir yani. Hatta yeni harita yapılmadığı için senaryo bile oluşturulamayabilir (şaka tabii). Bu konuda bir sadeleştirmeye gidilmesi gerek ama bunu istediğimden de emin değilim bir yandan. Çünkü şu anki sistemi seviyorum.
Bir de, bugün okuduğum bir yazıda, oyuna katmam gereken bir silah ve bir taktik, daha doğrusu formasyon olduğunu fark ettim.
Goedendag(140-170 cm uzunluğunda, ucu çelik dikenli, kalın ahşap asa): Kesinlikle değişik bir silah. Ucuz maliyetli bir mızrak türü ve anlatılanlara bakılırsa süvarileri uzak tutmada başarılı imiş.
Makedonya falanksı: Bu arkadaşların beş buçuk metre uzunluğundaki (!) mızraklarını her birinin farklı bir yerinden kavramasıyla, mızraktan sabit bir duvar yaratıyorlar. Yani en arkadakiler ucundan tutarken, en öndekiler uca yakın bir yerlerden tutuyorlar ve dehşet bir mızrak duvarı oluşuyor neticede.
Bu formasyonun bir benzeri SANCAK'ta avantaj olarak yer almaktaydı ama bu ölümcül taktiği gördükten sonra sanıyorum bir kısım değişimlere gitmek kaçınılmaz...

1.05.2008

Geçtiğimiz Aylara Dair

Uzun bir zamandır herhangi bir şey yazmıyordum ne yazık ki. Bu blog, gerçek yaşama kurban gitti biraz. Bazen yapabilecek bir şey yok.
Her ne kadar blogu aksatsam da, SANCAK o kadar da aksatılmadı. Geçtiğimiz zamanlarda hala farklı fikirler ve yenilikler düşünüyordum SANCAK: Komutan'ın final sürümü için. Aklıma hiçbirinin eksik kalmasını istemediğim pek çok yeni fikir geliyor ve ben de bu fikirlerin hepsini final sürümünde istiyorum. Dolayısıyla SANCAK, yapılan pek çok betateste rağmen yenilenmeye, gelişmeye, evrilmeye devam ediyor. Zaten biraz da böyle olması kaçınılmazdı.
Aklımdaki SANCAK'a eklenecek yeni özelliklere geçmeden önce, sanıyorum şunu söylememde fayda var: Kitapçığın genel sayfa tasarımının nasıl olması gerektiğine karar verdim. Bu oldukça önemli, benim için, zira uzun zamandır aklımı kurcalıyordu ve hoşuma giden, aklıma yatan bir tasarım bulmayı başaramamıştım. Fakat artık bu sorunu çözdüm, aklımda oldukça sade ve hoş bir tasarım var.
Şimdi, gelelim aklımdaki fikirlere:

  • Hasar Sisteminde Değişiklik: Silahlarda farklılaşma yaratmak ve silahlara çeşitli bonuslar ve özellikler kazandırmak için hasar sisteminde bir değişikliğe gideceğim. Aklımda hoş bir fikir var. Sistemi çok yavaşlatmamakla birlikte eskisinden farklı bir hasar seçeneği sunuyor.

  • Süvariler ve Bineklerde Değişiklik: Betateste katılanlar hatırlayacaklardır, eskiden süvariler tek tipti. Yani sistem file ya da ata binen süvariyi aynı kabul ediyordu. Ve örneğin, bineğin çeşitli özelliklerini de yok sayıyordu. Bu bir eksiklikti elbette. Fakat şu an aklımdaki fikirle birlikte bunun üstesinden geleceğiz. Süvariler altlarındaki hayvanlara göre farklı özelliklere sahip olacak, farklı silahlar kullanabilecekler. Burada amaç, binekler arasında da farklılık yaratabilmek. Neticede bir "savaş mamutu" ile "koşu midillisi" farklı hayvanlar.

  • Zafer Koşullarının Artırılması: Şu anki zafer koşulları sistemi ile, aklımdaki bazı senaryoların hayata geçirilmesi çok mümkün görünmüyordu. Çeşitli başka savaşoyunlarına baktıktan sonra zafer koşullarını geliştirmem gerektiğini fark ettim. Yeni kurulacak sistem ile zaman-sınırlı ve zafer puanlı senaryolar da mümkün olacak. Her ne kadar zafer puanı denen sistemi çok tutmasam da, bazen kullanmak kaçınılmaz olabiliyor.


Bu özelliklerin tasarımı tamamlandığında, oyunla uyumunu görmek amacıyla betatestler yapacağım. Bu betatestlerin ardından, eğer sistem makul işliyorsa, stabil versiyonu yazıp, son playtestleri yapacağım. Ardından da SANCAK: Komutan tamamen hazır olacak.
Bundan sonra da blogu bu kadar aksatmamaya özen göstereceğim. Siz de gelişmeleri takip etmek istiyorsanız, RSS beslemesine ya da e.posta listesine kayıt olabilirsiniz.

18.02.2008

Ön Bakış #8: Kader Destesi

"Eğer kader gülümserse, kim gülümsemez? Ve eğer kader gülümsemezse, kim gülümser?"

- Çin Atasözü


SANCAK: Komutan'ın sıradan ve düz bir savaş oyunu olmasını istemiyorum. Oyuna Kader Destesi'ni koymuş olmamın yegane sebebi de bu zaten. Kader Kartları'nın amacı, savaşa beklenmedik ve ani boyutlar kazandırmak. Bir Komutan elinde kumandanlarının komuta değeri toplamı kadar Kader Kartı tutabilir. Yani kumandanlarınızı kaybederseniz, oyun da giderek alehinize dönmeye başlar. Kader kaybedenlerin yanında olmayı sevmez.
Kader Kartları iki amaçla kullanılabiliyor:
Komutan, kader kartını üzerinde yazan etkiyi kullanmak amacıyla oynayabilir.
Ya da, kader kartını bir saldırısına, maneviyat atışına, hasar atışına bonus vermesi için kullanabilir.
Komutanlar, çeşitli özel durumlar haricinde, her tur her bir amaç için yalnızca birer kez Kader Kartı kullanabilirler. Yani örneğin bir kartı üzerindeki etkiyi kullanmak için, bir kartı da bir birimin saldırısına bonus eklemek için kullanabilirler. Ama örneğin aynı tur içinde bir saldırı bonusu ve bir maneviyat bonusu kazanmak için kullanamazlar.
Ayrıca Kader Kartları'nın oynanabileceği zamanlar var. Komutanlar, yalnızca kendi sıralarında oynayabildikleri, yalnızca rakiplerinin sıralarında oynayabildikleri, her istedikleri zaman oynayabildikleri, yalnızca kartın üzerinde yazan özel durum gerçekleştiğinde oynayabildikleri kartlarla karşılaşacaklar.

Böylece son ön bakışı da tamamlamış oluyoruz. Şimdi oyunun kendisini bekleme zamanı...

13.02.2008

Ön Bakış #7: Arazi ve Yükselti

"Arazi çoğunlukla cesaretten daha önemlidir."

- Flavius Vegetius Renatus

SANCAK: Komutan'da çok zor olmayan bir arazi sistemi var. Arazi çeşitleri dört tane ve her biri yürüme hızını etkiliyor. Bir arazi açık, zor, çok zor veya geçilemez olabilir. Sonuncusunun adından da anlaşılabileceği gibi, ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, hiçbir şekilde geçmek mümkün değil.
Açık araziler düz, sert topraklı, kısa bitki örtülü alanları ve yolları kapsıyor. Hıza bir etkisi yok. Zor araziler, daha uzun bitki örtülü, çakıllı alanları, diz yüksekliğinde su ve çamuru kapsıyor. Bu cins alanlarda yürümek iki katı Hız ücretine mal oluyor. Çok zor araziler, bir önceki sayılanlar dışındaki ve ilerlemenin gerçekten zor olduğu alanları kapsıyor. Hız ücreti dört katı. Haritalarda, hangi cins alanın nasıl olduğu özel işaretlerle açıkça belirtilmiş olacak.
Yükselti daha özel durumlarda kullanılıyor. Birimler hedeflerinden daha yüksek bir yerde duruyorlarsa menzilli atış yaparken aradaki yükseklik farkını azami menzillerine ekleyebiliyorlar. Dolayısıyla yüksekteki menzilli birimler, alçaktakilere göre daha geniş menzillere sahip oluyorlar. Tabii alçaktan yükseğe atmak da aynı cins bir cezaya sahip. Yüksekteki bir hedefe atış yapmak istediğinde, birim yükseklik farkını azami menziline ceza olarak almak zorunda.
Böylece yedinci ön bakış da bitiyor. Sekizinci ve son ön bakış olan Kader Destesi ile pazartesi günü tekrar burada olacağım. Bize ayarlı kalın ;)

Dördüncü Testin Ardından

11-12 Şubat'ta yaptığımız dördüncü testin ardından, pek çok şey daha açıklığa kavuştu. Olması gereken ve olmaması gereken avantajlar ve dezavantajlara daha net şekilde karar vermemin yanı sıra, çok daha net açıklamalar yazmam gerektiğine aydım. Zira benim kullanılacağını düşündüğümden apayrı şekillerde anlaşılmalar oldu. Bu hadiselerdeki yardımlarından ötürü özellikle Semih'e çok teşekkür etmeliyim. Bir de Tunç'a tabii. Salı'dan sonra Tunç için ayrı bir baskı çıkarmayı bile düşünür oldum.
Tabii benim yaptığım "varsayım"ların, başkaları tarafından yapılmadığını görmek, apayrı bir deneyim oluyor.
Referansların düzeltilmesi gerek kitaptaki, bunu da gördüm.
Neticede yararlı bir beta test daha görmüş oldum. 3 farklı ordunun birbirine girmesinin nasıl olabileceğini de ayrıca görmüş oldum.
Bir de görünmez birimlerin oyunu ne kadar yavaşlattığını...
Ben notlarımı aldım ve son bir kez, bu sefer olabilecek en iyi şekliyle tekrar hazırlıyorum kuralları. Çeşitli gereksiz ayrıntıları dışarıda bırakıyorum ve yazımlarını düzeltiyorum...
Bu arada, beta test'in fotoğraflarına buradan ulaşabilirsiniz.

10.02.2008

Ön Bakış #6: Muhasara Silahları

"Kralların son tartışması."
- 14. Louis'nin emriyle, Fransız toplarına işlenmiştir

"İlk atış Şeytan için, ikincisi Tanrı için ve üçüncüsü Kral için."
- Napoleon Bonaparte


Her ne kadar muhasara (kuşatma) silahlarının tam tanımı farklı da olsa, ben oyundaki tanımını vererek başlayayım yine. Böylece farkı biraz daha ortaya çıkar.
Muhasara silahları: Mancınık ve trebüşe gibi, özellikle yapılara hasar vermek için geliştirilmiş menzilli silahlar.

Bilindiği gibi, mancınık ve trebüşe gibi silahlar, uzun menzillere ve yüksek sapma oranlarına sahipler. SANCAK: Komutan bunu simüle edebilmek için, normal saldırılardan farklı bir yöntem kullanılıyor. Sistemi yavaşlattığını düşünmeme rağmen, bu silahlar kullanılırken 4d atılıyor ve bir tabloya başvuruluyor. Buna göre silahın sapması hesaplanıyor. Oyunun hızını yavaşlatmış olsa da,
Ayrıca bu tür silahların kullanılması ve yürütülmesi için mürettebata ihtiyaç var. Mürettebat yoksa, silahlar atıl vaziyette, kullanılamaz halde duruyorlar.
Yapılar saldırı eğitimine sahip olamazlar. Bu sebeple bu tür silahlarda kullanan mürettebatın menzilli saldırı eğitimi daha önemli bir hale geliyor. Çünkü saldırılar mürettebatın eğitimine göre hesaplanıyor. Daha yüksek eğitime sahip mürettebat, hedefe daha yakın düşürebiliyor cephaneyi. Ayrıca muhasara silahlarının mürettebatı, sabit olduklarında ve sabit bir hedefe devamlı atış yaptıklarında, tutturma olasılıkları da yükseliyor.
Ve ilke olarak muhasara silahları oldukça yüksek hasarlar veriyorlar. Bu da oyundaki yapı tipi birimlerin "yok edilemez" olmalarını engelliyor...

6.02.2008

Ön Bakış #5: Maneviyat

"Bir şampiyon ayağa kalkan kişidir, bunu yapamayacağı zaman bile."
- Natalie Rogers

"Korkaklar ölümlerinden evvel pek çok kez ölürler;
Yiğit ise ölümü asla birden fazla tatmaz."

- William Shakespeare



Merhabalar, beşinci ön bakış yazısıyla karşınızdayım. Yazıya devam etmeden önce, çok basit bir şekilde, oyunda kullanıldığı anlamıyla, maneviyat'ı tanımlayalım:
Maneviyat: Bir birimin savaş alanında kalma, savaşmaya devam etme iradesinin yanı sıra, kendini kontrol ve cesaretidir.

Maneviyat birimlerde çok önemli bir şey aslında. İnsanlar ordu yaratırken "aman ne önemi var" diye geçiştirebiliyorlar fakat bir birimin hücum altındayken, zayiat verdiğinde ve çeşitli başka durumlarda savaş alanında kalmakla koşup kaçmak arasındaki farkını çok ince bir çizgiyle belirliyor maneviyat.
Aynı şekilde kumandanların da maneviyatlarının yüksek olması, kaybetmekle kazanmak arasında bir ibre yaratıyor. Maneviyatı düşük kumandanlar, tüm ordularını arkalarında bırakıp savaş alanından kaçıp komutanlarını yenilgiye mahkum ederken, maneviyatı yüksek olanlar en ağır saldırı altında bile ordularına kumanda etmeye devam ediyorlar.
Maneviyat Yiğitlik ve Kontrol olarak ikiye ayrılıyor.
Yiğitlik, birimin cesaretini ve alanda tutunmasını belirlerken, kontrol kendini kaçmaktan ve cinnete girmekten alıkoymasına yarıyor.
Kontrol ve Yiğitliğin yanı sıra, Maneviyat'ın farklı bir kullanımı daha var. Maneviyat, birimlere herhangi bir atışlarını yeniden yapma fırsatı tanıyor. Birimler maneviyatlarının yarısı kadar bu hakka sahipler. Yani 10 maneviyata sahip bir birim, tüm savaş boyunca atışlarını toplam 5 kez yenilemeyi deneyebilir.

Bu ön bakış da bu kadar. Bundan ötesini anlatmaya çalışmak, daha ziyade sistemle alakalı mekaniklere girmek olacak. O da ön bakışlarda tercih ettiğim bir şey değil. Bir sonraki ön bakışta görüşmek üzere.